ManşetPlaj VoleyboluRöportaj

Plaj’da Genetik Doktoralı Bir Bilim İnsanı: Melis Durası

Merhaba  Voleybol Aktüel takipçileri,

Bugünkü konuğumuz İlknur Melis Durası.
Moleküler biyoloji ve genetik mühendisi, bir bilim insanı ve sporcu. Miss Turkey 2012 yarışmasında 3. olarak, Miss Earth Turkey unvanını kazanmıştı. Kendisinin son zamanlarda ismi Plaj Voleybolu ile sıkça anılıyor.

Şimdi gelin İlknur Melis Durası kimdir bir de kendisinden dinleyelim.

Selamlar, yoğun iş temposunda kırmayıp bu röportajı kabul ettiğiniz için çok teşekkürler.

– Sizi okurlarımıza daha iyi tanıtmak adına İlknur Melis Durası kimdir?
Merhaba, ben Melis Durası. 10 Aralık 1989, İstanbul doğumluyum. Genetik Mühendisiyim ve aynı zamanda Beslenme Uzmanıyım, ve bir girişimciyim.  Hayatımda olan her şeyi severek ve tutkuyla yapan ve hakkını vererek yapmaya çalışan bir insanım. Aynı zamanda sporcuyum. Sporun her branşını çok seviyorum ama özellikle bir voleybol aşığıyım. Hala da aktif olarak hem salon hem de plaj voleybolu oynuyorum.

– Voleybol ile tanışmanız nasıl oldu?
Biraz uzun bir cevap olacak 🙂

Çok hareketli bir çocuktum. Sınıfın en uzunlardan olduğum için sürekli en arkada oturan ama teneffüslerde asla sınıfta oturmayan, arkadaşlarıyla futbol, mendil kapmaca, yerden yüksek oynamaya giden bir çocuktum. 9, 10 yaşlarımdayken o zamanlar temel seviye jimnastik ile tanışmıştım ve haftanın sadece 2 günü jimnastik eğitimlerine katılıyordum. 10 yaşımdayken okulumuzun bahçesinde yine top peşinde koşarken boyum da yaşıtlarıma göre uzun olduğundan ilk antrenörüm tarafından keşfedildim. O dönem liselerarası voleybol ligi okulumuzun spor salonunda gerçekleşiyordu ve ablaların oyunlarını izlerken hayran kalmıştım. Mustafa Gürdal ilk antrenörümdü. Yanıma gelip, voleybolu seviyor musun diye sormuştu. O sırada kan ter içindeyim tabi 🙂 Hiç oynamadım ama onlar gibi oynamak çok isterim demiştim. Gülümsemişti ve bana telefon numarasını vermişti, bir kağıda yazıp. Ben Fenerbahçe altyapısının ve küçük takımın antrenörüyüm, bu numarayı ailene ver beni arasınlar demişti. İl altyapı antrenmanıma çıktığımda, diğer arkadaşları görünce daha önce başlamış olan ve teknikleri gelişmiş olan, şoka girmiştim. Bana yapmamı söyledikleri şeyleri yapmaya çalışıyordum ama olmuyordu tabi ki. Hiç unutmuyorum file önünde kendimize top atıp, adımlamayla topu plase ile karşıya gönderme drilli vardı. O fileye kaç kez balığın ağa takılır gibi takıldığını anlatamam :).  Netice itibariyle teknik olarak sıfırdım, zaten bir denemeydi ve teknik geliştirmek için spor okulundan başlamam gerekiyordu.

Ailem benden söz istemişti, çok iyi bir öğrenciydim her zaman ama endişe duyuyorlardı tabi ve derslerim bozulursa voleybolun da olmayacağını söylediler. Ne kadar severek antrenmanlara gittiğimi anlatamam. Ne kadar ilerlediğimi dahi bilmiyordum, öyle bir farkındalığım yoktu ama küçük takım kadrosuna alınmıştım sonunda. Sonra takım kaptanlıkları görevleri geldi takiben, bugün liderlik vasıflarına sahipsem ve insiyatif kullanabilme becerilerim geliştiyse bu yüzdendir.

Pasör yetiştirildim en başından beri ama şu anda salon voleybolunda 2. ligde Smaçör oynuyorum 🙂 . Voleybol böyle girdi hayatıma. Hayat disiplinini, zamanı yönetmeyi, zamandan tasarruf etme yöntemlerini daha 10 yaşlarımda böyle öğrendim.
Neden Plaj Voleybolu? 
Üniversite sınavları döneminde maalesef bir karar vermek ve tercih yapmak zorunda kaldım. Söylenilenlere göre çok iyi bir oyuncuydum. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi pasörü olacağım yönünde yorumlar geliyormuş, benim haberim dahi yoktu bunlardan, ama duyunca tabi mutlu olmuştum. Burak Bora Anadolu Lisesi’nden mezunum, okul 1.si olarak mezun oldum ve üniversite sınavı başarısı bekleniyordu, hatta derece bekleniyordu benden. O kadar yoğun antrenman programı içerisinden benim günde ortalama 500 soru çözmem gerekiyordu ve üzerine bir de dershaneler vardı. O dönem çok oturdum düşündüm, neyi nasıl yapabilirim diye ama dediğim gibi çok zor bir karar da olsa salon voleybolunu profesyonel olarak yapmayacağıma karar verdim. Ve bıraktığım sene milli takım kampına çağırılmıştım. Yani Murphy Kuralları gibi:))) Karar vermemi daha ne kadar cazip tekliflerle zorlaştırabilirlerdi bilmiyorum :). Ama dediğim gibi bu kararın arkasında durdum ve sadece sınavım için hazırlanmaya başladım. Dereceyle üniversite kazandım. Sabancı Üniversitesi, Moleküler Biyoloji, genetik ve Biyomühendislik bölümü. Üniversite takımında oynadım, lig atladık orada da. Seneler geçti akademik kariyer devam etti, doktoramı yaptım, tekrar üniversite sınavına girdim ve bir bölüm daha kazandım, multidisipliner çalışabilmek için. Ben bunları yaparken, voleybol hep devam etti, sadece dediğim gibi profesyonel olarak oynamadım.
Ve sorunuzun cevabına gelecek olursam da, plaj voleybolunu erkek kardeşim Serkan Durası, oynuyordu senelerdir. Bir gün geldi ve dedi ki, tam senin oyunun, senin tarzının oyunu, biraz bu oyunu anlıyorsam çok da başarılı bir oyuncu olursun, bence denemelisin. 2 sene önce ilk defa kuma indim ve oyunu anlamaya çalıştım. Plaj voleybolu bana kalırsa komple salon voleybolundan farklı. Salon tekniği ve stiliyle oynamak imkansız :). Çok ince nüansları var ve oldukça akıllı oynamayı gerektiren, teknik gerektiren ve çok iyi bir kondisyon gerektiren oyun. Bu ince nüansları, savaşçı olmayı gerektiren oyun tarzı, bahsettiğim o ince nüanslar beni plaj voleyboluna aşık etti 🙂 İstanbul’da yaşıyorum, kum saha sadece Kalamış sahilinde vardı ve her sabah istisnasız antrenman yaptım. Öğreten yoktu, bir antrenörüm de yoktu. Daha önce oynamış olanları izledim, sürekli sordum, hangi ekibi bulduysam antrenmana girdim. Yabancı takımların nasıl çalıştıklarını araştırdım. Seviyeler inanılmaz. O seviyede oynamak için ne yapmak lazım çok araştırdım. İşin özü düzenli çalışmak gerekiyordu onu anladım 🙂 ve kendi kendime yapabildiğim ve keşfedebildiğim kadarıyla da çalışmaya çalıştım. O zamanki partnerimle 3 aylık çalışmayla önce yerel turnuvalara katılmaya başladık. Gidişat hiç fena değildi. Ancak bir yerel turnuvada yabancı sporcular da davet edilmişti, başarılı olamadık çünkü açıkçası başka bir seviye oynanıyordu. Her maçı izledim, her oyuncuyu izledim. Evet dedim, Melis bu oyunu oynayacaksan böyle oynamalısın :). Kendi eksiklerimi çıkardım. Kondisyon, kumda oynama alışkanlığı, yine teknik gelişim. Bunların hallolması gerekiyordu ki oyunu artık izleyerek takip ederek olması gerektiği gibi oynayabileyim. O turnuvadan sonra bakış açım daha da değişti. Sezon sonunda Altınoluk ProBeach Tour etabına katıldık. O turnuvada 3. lük aldık. Yani kendi imkanlarımızla çalışarak ilk ProBeach turnuvamızda 3.lük almış olmak bizi çok mutlu etti açıkçası. O turnuvanın sonunda da milli takım antrenörleri tarafından plaj voleybolu kampına davet edildik.

Benim için tekrar yeni bir hikaye başlıyor gibiydi. Seneler önce salon voleybolu için gelen kamp davetine olumlu olamamak çok üzmüştü beni ama şimdi tekrar böyle bir teklifin gelmesi. Pandemi döneminde bütün işleri online olarak sürdürmek zorunda olduğumuz için, ben de kampa katılabilme fırsatı yaratabildim. 3 ay boyunca Milli Takım kampındaydım. Ve Plaj voleybolu hikayem benim işte bu şekilde başladı.

Dünyadaki plaj voleybolu seviyesine ve oyuncularına bakınca şunu görüyorum. Sporcu kendine iyi baktığı takdirde çok daha ileri yaşlarda dahi iyi performanslarla oynanabiliyor. Tokyo olimpiyat şampiyonları bunun bir örneği.

Türkiye’de maalesef plaj voleybolu için bir kulüp veya oluşum yok. Kışın antrenman yapabileceğimiz kapalı sahalarımız yok. Düşünsenize İstanbul gibi metropol bir şehirde kışın antrenman yapabileceğimiz kapalı kort bulamıyoruz. Salon voleybolunda bu kadar iyi oyuncular yetiştirebilen bir ülkeyken, plaj voleybolunda neden bu kadar sönük durumdayız?  Şimdi işte bu çalışmak isteyen ama fırsat bulamayan herkes için aslında arayış içerisindeyim :). Birlikten kuvvet doğar.

– Son zamanlarda çocuklar veya bu spora başlayacaklar için sponsorunuzun desteklediği Voleybol ile ilgili videolarda çekiyorsunuz bu çalışma nasıl başladı?
Decathlon ile yeni başlayanlar için voleybol ile ilgili videolar çektik, güzel bir işbirliğimiz oldu, geri dönüşleri de çok güzeldi, çok sayıda genç arkadaşımdan mesajlar aldım. Onların bu kadar hevesli olduğunu görmek beni çok mutlu etti. Plaj voleybolu ProBeach turnuvalarında da DermoSkin ve ekibi hep yanımdaydı, sponsorum oldular ve beni desteklediler. Aslında bu bakış açılarıyla plaj voleyboluna ve sporcusuna verdikleri destek ile bir öncü oldular ve diğer kurumlar için de örnek bir vizyona sahip bir marka olduklarını gösterdiler. DermoSkin ile de uzun dönemli olarak çalışma sürecinde olacağız. İyi işler yapacağımıza eminim.

– Kısa zamanda voleybol camiası tarafından sosyal medyada takip edilmeye başlandınız. Sizce sosyal medyayı nasıl kullanmak lazım?
Sosyal medya, günümüzün vazgeçilmez öğesi olmuş durumda. Sosyal medya doğru kullanıldığı takdirde olumlu geri dönüşleri çok fazla. Örneğin sizle de sosyal medya üzerinden iletişime geçmiştik. Ve bugün bu röportajı gerçekleştiriyoruz ve belki yarın çok farklı projeler içerisinde olacağız. Ya da bugün farklı sosyal medya mecralarından istediğimiz bilgiye rahatlıkla ulaşabiliyoruz, ya da kitlelere de ulaşabiliyoruz, kendimizi anlatma imkanı buluyoruz. Dijitalleşen bir dünyadayız. Bu dijitalleşmenin getirdiği fırsatları da değerlendirmek gerekli diye düşünüyorum.

Sosyal medyayı ben de hayatımda yaptığım işleri anlatabilmek, doğru mesajı aktarabilmek, sahip olduğum bilgiyi aktarabilmek için kullanıyorum. Bir kişinin bile hayatına dokunabiliyorsam, hedefime ulaşmışım demektir. Herkesin kişisel kullanım tercihi tabi ki farklıdır, doğrusu yanlışı tartışılabilir ancak dediğim gibi benim kullanım amacım bu doğrultuda.

-İleride iş kariyerinizin dışında voleybol ile ilgili bir planlamanız var mı?
Evet aslında var. Bunu ne kadar gerçekleştirebileceğimi yolda öğreneceğim biraz çünkü sadece bana bağlı olmayan ve gerçekleşmesi gereken çok parametre var. Örneğin, planlamaya çalıştıklarımdan bir tanesi önümüzdeki sene içinde plaj voleybolu için çok daha profesyonel bir oluşum meydana getirmek ve bununla birlikte dünyadaki şampiyona ve turnuvalara hazırlanmak. Bunun için de finans kaynağına ve desteğine ihtiyaç var tabi. Tüm bunları modelleyebilirsem güzel şeyler olacak, inanıyorum. Ve yolunda giderse her şey bu oluşumun her sene daha da büyüyerek plaj voleybolu için sporcu yetiştiren, eğiten, öğreten sürdürülebilir bir kuruma dönüşebilmesi.

-Sizce iyi bir eğitim ve Spor bir arada olabilir mi?
Evet, neden olmasın 🙂  Kolay değil ama imkansız da değil. Bugün dünyadaki plaj voleybolcularına bakınca aralarında çok farklı meslekleri olup profesyonel olarak plaj voleybolu da oynayanları görmeniz mümkün. Sadece plaj voleybolu için de değil, diğer branşlarda da öyle. İyi bir sporcu zaten belli bir eğitim ve kültür seviyesine sahip olmalıdır, çünkü toplumun rol modelleridirler. Eğitimli olmalılar ki onlardan sonrakiler için de vizyonlarıyla ve bakış açılarıyla bu hızla gelişen dünyaya ayak uydurmaya devam edilsin ve sporu hep daha iyiye ve bir üst seviyeye taşıyabilsinler. Bugün salon voleybolunda da hem erkek hem kadın takımlarımızda yine bunun çok güzel örneklerini görüyoruz, bizi gururlandırıyorlar.

Ben tekrardan bu yoğunluğunuzda tekrardan beni kırmayıp röportaj isteğimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz.

Gelişiniz güle güle
Gidişiniz güle güle
Her işiniz güle güle olsun…

Ufuk Günesen

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu