Voleybolda Türkiye’yi dünyanın bir numaralı ülkesi haline getiren Milli Takımımızın önemli isimlerinden Cansu Özbay ile, tarihi başarının öncesini ve sonrasını konuştuk. 26 yaşındaki başarılı pasör, “Mutluluk kelimesi, tam karşılığı mı bilmiyorum? Bazı duyguları sözlerle açıklamak çok zor” diyor
Voleybol Kadın Milli Takımımız, VNL olarak anılan Voleybol Milletler Ligi’ni şampiyonlukla tamamlayarak büyük bir başarıya imza attı.
ABD’den döner dönmez tatile çıkan Milliler, bir haftalık dinlenme sonrası hemen toplanıp Avrupa Şampiyonası hazırlıklarına başladı. Biz de araya dereye bir Cansu Özbay röportaj sıkıştırdık. Vakıf- Bank’ın 26 yaşındaki başarılı pasörü, ay-yıldızlı formayla kazandıkları dünya şampiyonluğunun arka planını SABAH Pazar‘a anlattı.
– İlk günler hem siz, hembiz olayın şokundaydık. ‘Türk spor tarihinin en büyükbaşarısı’na imza attınız. Ertesi sabah otelde kalktığınızda“Dünya Şampiyonuyuz”diye çığlıklar attınızmı? Nasıl bir şey dünya şampiyonuolmak?
– Kazandığımız başarıyı, Türk spor tarihinin en büyük başarısı olarak görmeniz mutluluk verici. Umuyorum ki, bu ekip ve ilerleyen dönemlerde milli takım bünyesine katılacak tüm arkadaşlarımızla beraber, çok daha büyük başarılara imza atmaya devam edeceğiz. Dünya Şampiyonu olmak nasıl bir duygu sorusuna gelince; yapılan onca çalışma, verilen emekler, yalnızca bu yıla ait değil. Geçmiş dönemlerden gelen tüm birikimler sonucu altın madalya kazanmak, milli forma ile kupa kaldırmak büyük bir mutluluk. Mutluluk kelimesi tam karşılığı mı bilmiyorum ama gerçekten yaşamak lazım. Bazı duyguları sözlerle açıklamak çok zor ama final maçında son sayıyı aldığımızda takımca verdiğimiz tepki, hep beraber ilk günkü gibi el ele sahaya koşmamız, yaşadığımız büyük coşku esasında duygularımızın yansıması diyebilirim. Voleybol kariyerimin unutulmazları arasına her saniyesi ile girdi diyebilirim.
– En zorlandığınız maçhangisiydi? Ve hangi maçtansonra şampiyon olacağınızainandınız?
– VNL (Voleybol Milletler Ligi) çok uzun bir süreç. Ülkemizde başlayıp, dünyanın farklı noktalarında arka arkaya maçlara çıktık. Yalnızca rakipler değil, uzun seyahatler, kamp dönemleri, psikolojik olarak bir maçı bitirip hemen diğerine hazırlanmak gibi birçok faktör bizleri zorladı. Her maçın ayrı bir atmosferi vardı ama tabii ki final etabında ev sahibi olan Amerika Birleşik Devletleri’ni geçmek, kendi seyircisi önünde onları yenmek zordu, bunu da başardık. İlk maçın başlangıcı ile yolun sonu şampiyonluk olsun dedik. Şu maçtan sonra biz şampiyonluğa inandık diyemem, ilk maç ve final maçı arasındaki her müsabaka, bizim şampiyonluğa giden yolda inancımızı sürekli yukarı taşıdı.
– Dışarıdan gördüğümüzkoç ile takımın arasında inanılmazbir uyum söz konusu. Bunu nasıl tarif edersiniz? Bu noktaya nasıl gelindi?
– Santarelli bizleri yıllardan beri tanıyan bir isim. Belki bu sene, ilk olarak bizi bir uluslararası organizasyonda yönetti ama onun yönettiği takımlar ile hem kulüpler, hem de milli takım düzeyinde defalarca karşılaştık. Hepimizi yakından tanıyan bir isimdi. Çok hızlı bir şekilde adaptasyon süreci geçirdik. Pozitif olarak da herkes birbirine değerler kattı inancındayım. Tabii bu güzel havada, iyi bir uyuma dönüştü. Bizim milli takım olarak zaten yıllardan beri gelen bir uyumumuz söz konusu, bunun içine kendisinin de direkt olarak katılması ile de başarıyı sağladık diyebilirim.
ABD’den döner dönmez tatile çıkan Milliler, bir haftalık dinlenme sonrası hemen toplanıp Avrupa Şampiyonası hazırlıklarına başladı. Biz de araya dereye bir Cansu Özbay röportaj sıkıştırdık. Vakıf- Bank’ın 26 yaşındaki başarılı pasörü, ay-yıldızlı formayla kazandıkları dünya şampiyonluğunun arka planını SABAH Pazar‘a anlattı.
– İlk günler hem siz, hembiz olayın şokundaydık. ‘Türk spor tarihinin en büyükbaşarısı’na imza attınız. Ertesi sabah otelde kalktığınızda“Dünya Şampiyonuyuz”diye çığlıklar attınızmı? Nasıl bir şey dünya şampiyonuolmak?
– Kazandığımız başarıyı, Türk spor tarihinin en büyük başarısı olarak görmeniz mutluluk verici. Umuyorum ki, bu ekip ve ilerleyen dönemlerde milli takım bünyesine katılacak tüm arkadaşlarımızla beraber, çok daha büyük başarılara imza atmaya devam edeceğiz. Dünya Şampiyonu olmak nasıl bir duygu sorusuna gelince; yapılan onca çalışma, verilen emekler, yalnızca bu yıla ait değil. Geçmiş dönemlerden gelen tüm birikimler sonucu altın madalya kazanmak, milli forma ile kupa kaldırmak büyük bir mutluluk. Mutluluk kelimesi tam karşılığı mı bilmiyorum ama gerçekten yaşamak lazım. Bazı duyguları sözlerle açıklamak çok zor ama final maçında son sayıyı aldığımızda takımca verdiğimiz tepki, hep beraber ilk günkü gibi el ele sahaya koşmamız, yaşadığımız büyük coşku esasında duygularımızın yansıması diyebilirim. Voleybol kariyerimin unutulmazları arasına her saniyesi ile girdi diyebilirim.
– En zorlandığınız maçhangisiydi? Ve hangi maçtansonra şampiyon olacağınızainandınız?
– VNL (Voleybol Milletler Ligi) çok uzun bir süreç. Ülkemizde başlayıp, dünyanın farklı noktalarında arka arkaya maçlara çıktık. Yalnızca rakipler değil, uzun seyahatler, kamp dönemleri, psikolojik olarak bir maçı bitirip hemen diğerine hazırlanmak gibi birçok faktör bizleri zorladı. Her maçın ayrı bir atmosferi vardı ama tabii ki final etabında ev sahibi olan Amerika Birleşik Devletleri’ni geçmek, kendi seyircisi önünde onları yenmek zordu, bunu da başardık. İlk maçın başlangıcı ile yolun sonu şampiyonluk olsun dedik. Şu maçtan sonra biz şampiyonluğa inandık diyemem, ilk maç ve final maçı arasındaki her müsabaka, bizim şampiyonluğa giden yolda inancımızı sürekli yukarı taşıdı.
– Dışarıdan gördüğümüzkoç ile takımın arasında inanılmazbir uyum söz konusu. Bunu nasıl tarif edersiniz? Bu noktaya nasıl gelindi?
– Santarelli bizleri yıllardan beri tanıyan bir isim. Belki bu sene, ilk olarak bizi bir uluslararası organizasyonda yönetti ama onun yönettiği takımlar ile hem kulüpler, hem de milli takım düzeyinde defalarca karşılaştık. Hepimizi yakından tanıyan bir isimdi. Çok hızlı bir şekilde adaptasyon süreci geçirdik. Pozitif olarak da herkes birbirine değerler kattı inancındayım. Tabii bu güzel havada, iyi bir uyuma dönüştü. Bizim milli takım olarak zaten yıllardan beri gelen bir uyumumuz söz konusu, bunun içine kendisinin de direkt olarak katılması ile de başarıyı sağladık diyebilirim.
GUİDETTİ’NİN KATKISI…
– Hem kulüpte hem millitakımda üst düzey iki koçlaçalışıyorsunuz. Onlardanneler öğrendiğiniz; bize birazbahseder misiniz?
– Çok şanslıyım… Dediğiniz gibi hem Giovanni, hem de Santarelli, dünya voleybolunda çok çok özel isimler. Giovanni ile kulüp ve milli takımda yıllarca beraber çalıştık. Oyun kalitemin artması, uluslararası bir oyuncu olmamda emeği çok fazla. Kendisi her gün öğrenmeye devam ediyor ve içindeki hırsı, öğrendiklerini oyuncuları ile paylaşmaktan hiç sıkılmıyor. İşine aşık birisi, Türk voleybolunun buralara gelmesinde çok önemli biri isim. Santarelli ile daha yeniyiz. Ama daha önce dışarıdan gözlemlediklerim ve işine olan saygısını, oyuncularla iletişimini gördüm. Uzun yıllar onunda bize çok olumlu katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Kendisi ile çok güzel bir başlangıç yaptık ve umarım hedeflerimiz doğrultusunda beraber nice başarılar kazanırız.SADECE BÜTÇE YETMEZ
– Yıllardır kulüplerinulaşamadığı tarihi başarılar,bankaların profesyonelceorganize ettiği yapılarlaelde ediliyor. Dahası futbolaayrılan bütçelerin pek azına… O bütçeler diğer sporlaraayrılırsa kim bilir nebaşarılar elde edilebilirdidiyebilir miyiz?
– Bu yalnızca bütçe ile yönetilen bir süreç değil. Federasyonumuz başta olmak üzere kulüplerimizin doğru iç işleyişi, kısa-orta ve uzun vadeli planlamaları uygulama şekli, değişen yönetimler olsa bile istikrarın korunması, altyapılara olan güven, tesisleşme gibi birçok faktör başarıları beraberinde getiriyor. Sporda başarı çok kapsamlı bir konu, yalnızca bir etken ile açıklamak çok zor.
– Tatil bitti hemen işbaşıyaptınız. Dünya voleybolunun1 numaralı ülkesiolarak Türkiye’yi nelerbekliyor?
– Bir numara olmak çok özel ama bunu korumamız lazım. Kısa özetle yeni turnuvalar ve hepimizin içinde kanayan bir yara olarak kalan olimpiyatlara tekrar katılmak için mücadele dolu günler bizi bekliyor. Biz çok çalışmaya ve başarılarımıza yenilerini eklemeye devam edeceğiz.
– Hem kulüpte hem millitakımda üst düzey iki koçlaçalışıyorsunuz. Onlardanneler öğrendiğiniz; bize birazbahseder misiniz?
– Çok şanslıyım… Dediğiniz gibi hem Giovanni, hem de Santarelli, dünya voleybolunda çok çok özel isimler. Giovanni ile kulüp ve milli takımda yıllarca beraber çalıştık. Oyun kalitemin artması, uluslararası bir oyuncu olmamda emeği çok fazla. Kendisi her gün öğrenmeye devam ediyor ve içindeki hırsı, öğrendiklerini oyuncuları ile paylaşmaktan hiç sıkılmıyor. İşine aşık birisi, Türk voleybolunun buralara gelmesinde çok önemli biri isim. Santarelli ile daha yeniyiz. Ama daha önce dışarıdan gözlemlediklerim ve işine olan saygısını, oyuncularla iletişimini gördüm. Uzun yıllar onunda bize çok olumlu katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Kendisi ile çok güzel bir başlangıç yaptık ve umarım hedeflerimiz doğrultusunda beraber nice başarılar kazanırız.SADECE BÜTÇE YETMEZ
– Yıllardır kulüplerinulaşamadığı tarihi başarılar,bankaların profesyonelceorganize ettiği yapılarlaelde ediliyor. Dahası futbolaayrılan bütçelerin pek azına… O bütçeler diğer sporlaraayrılırsa kim bilir nebaşarılar elde edilebilirdidiyebilir miyiz?
– Bu yalnızca bütçe ile yönetilen bir süreç değil. Federasyonumuz başta olmak üzere kulüplerimizin doğru iç işleyişi, kısa-orta ve uzun vadeli planlamaları uygulama şekli, değişen yönetimler olsa bile istikrarın korunması, altyapılara olan güven, tesisleşme gibi birçok faktör başarıları beraberinde getiriyor. Sporda başarı çok kapsamlı bir konu, yalnızca bir etken ile açıklamak çok zor.
– Tatil bitti hemen işbaşıyaptınız. Dünya voleybolunun1 numaralı ülkesiolarak Türkiye’yi nelerbekliyor?
– Bir numara olmak çok özel ama bunu korumamız lazım. Kısa özetle yeni turnuvalar ve hepimizin içinde kanayan bir yara olarak kalan olimpiyatlara tekrar katılmak için mücadele dolu günler bizi bekliyor. Biz çok çalışmaya ve başarılarımıza yenilerini eklemeye devam edeceğiz.
HEYECANDAN BİRÇOK ŞEYİ UNUTTUM
– Maç bitti soyunma odasına geldiniz. Telefonunuzu aldınız. Kaç mesaj, kaç cevapsız çağrı vardı? İlk kim aramıştı?
– Zor bir soru. (Gülüyor) Bu anların çoğunu hatırlamıyorum. Ailem, erkek arkadaşım, arkadaşlarım, sevdiklerim sağolsunlar herkes mesajlarını iletmişlerdi. O yoğunlukta, belki de dönemediğim çok insan olmuştur. Bu vesile ile tekrar mesaj atan ve tebriklerini ileten herkese çok teşekkür ederim. Adrenalini yüksek bir spor yapıyoruz, tabii ki soyunma odasına özellikle kazanılmış bir final maçı sonrası dönüşte biraz o özel anı yaşadığımı söyleyebilirim, o yüzden her şeyi hatırladığımı söyleyemem.
– Maç bitti soyunma odasına geldiniz. Telefonunuzu aldınız. Kaç mesaj, kaç cevapsız çağrı vardı? İlk kim aramıştı?
– Zor bir soru. (Gülüyor) Bu anların çoğunu hatırlamıyorum. Ailem, erkek arkadaşım, arkadaşlarım, sevdiklerim sağolsunlar herkes mesajlarını iletmişlerdi. O yoğunlukta, belki de dönemediğim çok insan olmuştur. Bu vesile ile tekrar mesaj atan ve tebriklerini ileten herkese çok teşekkür ederim. Adrenalini yüksek bir spor yapıyoruz, tabii ki soyunma odasına özellikle kazanılmış bir final maçı sonrası dönüşte biraz o özel anı yaşadığımı söyleyebilirim, o yüzden her şeyi hatırladığımı söyleyemem.
ELEŞTİRİLERE KIZMAMAYI ÖĞRENDİM
– Biz turnuvaları izleyip geçiyoruz ama voleybolda sizin için bütün yıl adeta bitmeyen bir sezon söz konusu… Ama her normal insan gibi sizin de bir hayatınız var. İnsanlar bazen bunların fakında olmadan size acımasız eleştiriler yöneltebiliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
– Profesyonel sporcuların yaşadığı bir zorluk bu ama işimizin gereklilikleri doğrultusunda bunu yaşamak zorundayız. Daha genç yaşlarda açıkçası eleştirilere daha kapalıydım, duyduklarımı kafama takıyordum ama deneyim kazandıkça, bana pozitif katkı yapan eleştirileri ya da yorumları dinlemeye veya okumaya başladım. Sporun içinde başarılı olduğumuz kadar, performans düşüklüğü yaşadığımız anlarda oluyor. Bu noktalarda insanımız geçmişi çabuk unutabiliyor ve hep aynı başarı ya da çizgide olunması gerektiğine inanarak bizleri acımasız eleştirebiliyor ama dediğim gibi her fikre saygım sonsuz, beni geliştirdiklerine inandıklarımı ise her zaman dikkate alıyorum.
– Biz turnuvaları izleyip geçiyoruz ama voleybolda sizin için bütün yıl adeta bitmeyen bir sezon söz konusu… Ama her normal insan gibi sizin de bir hayatınız var. İnsanlar bazen bunların fakında olmadan size acımasız eleştiriler yöneltebiliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
– Profesyonel sporcuların yaşadığı bir zorluk bu ama işimizin gereklilikleri doğrultusunda bunu yaşamak zorundayız. Daha genç yaşlarda açıkçası eleştirilere daha kapalıydım, duyduklarımı kafama takıyordum ama deneyim kazandıkça, bana pozitif katkı yapan eleştirileri ya da yorumları dinlemeye veya okumaya başladım. Sporun içinde başarılı olduğumuz kadar, performans düşüklüğü yaşadığımız anlarda oluyor. Bu noktalarda insanımız geçmişi çabuk unutabiliyor ve hep aynı başarı ya da çizgide olunması gerektiğine inanarak bizleri acımasız eleştirebiliyor ama dediğim gibi her fikre saygım sonsuz, beni geliştirdiklerine inandıklarımı ise her zaman dikkate alıyorum.
NAİM SÜLEYMANOĞLU’NUN HAYATI HEPİMİZİ ÇOK ETKİLEDİ
– Şampiyonuk sonrası Hande Baladın’ın DJ’liğinde takım olarak hep bir ağızdan söylediğiniz şarkı vardı. Efsane haltercimiz Naim Süleymanoğlu’nun filmi için 2019 yapılan Eypio’un “Bıraktım Geldim Evimi” şarkısını tüm Türkiye’ye ezberlettiniz. Bu şarkının hikayesi nedir takım için?
– Bu şarkının hikayesi biraz geçmişe dayanıyor. Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’na katılmak için eleme maçları oynamadan önce Antalya’da kamptaydık. Dediğiniz gibi efsane sporcu Naim Süleymanoğlu’nun hikayesini anlatan bu filme takım olarak gittik, izlerken hepimiz çok etkilendik. Daha sonra olimpiyatlara gitmeye hak kazanınca, Hollanda’daki maç sonrası soyunma odasında Hande bu şarkıyı açtı ve hep beraber söylemeye başladık.
– Şampiyonuk sonrası Hande Baladın’ın DJ’liğinde takım olarak hep bir ağızdan söylediğiniz şarkı vardı. Efsane haltercimiz Naim Süleymanoğlu’nun filmi için 2019 yapılan Eypio’un “Bıraktım Geldim Evimi” şarkısını tüm Türkiye’ye ezberlettiniz. Bu şarkının hikayesi nedir takım için?
– Bu şarkının hikayesi biraz geçmişe dayanıyor. Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları’na katılmak için eleme maçları oynamadan önce Antalya’da kamptaydık. Dediğiniz gibi efsane sporcu Naim Süleymanoğlu’nun hikayesini anlatan bu filme takım olarak gittik, izlerken hepimiz çok etkilendik. Daha sonra olimpiyatlara gitmeye hak kazanınca, Hollanda’daki maç sonrası soyunma odasında Hande bu şarkıyı açtı ve hep beraber söylemeye başladık.
ARTIK DAHA YÜKSEK SESLE SÖYLEYECEĞİZ
“Voleybolda altın bir dönemdeyiz. Bizim arkamızdan U17 Millilerimiz Avrupa ikincisi oldu. Farklı kategorilerde kulüp ve milli takım düzeyinde podyuma sürekli çıkıyoruz. Sanırım artık daha güçlü bir sesle voleybol ülkesi yolunda çok büyük adımlar attığımızı söyleyebilirim.”
“Voleybolda altın bir dönemdeyiz. Bizim arkamızdan U17 Millilerimiz Avrupa ikincisi oldu. Farklı kategorilerde kulüp ve milli takım düzeyinde podyuma sürekli çıkıyoruz. Sanırım artık daha güçlü bir sesle voleybol ülkesi yolunda çok büyük adımlar attığımızı söyleyebilirim.”
Kaynak: SABAH Pazar
Röportaj kaynağına gitmek için tıklayınız.