ManşetRöportajÜst Manşet

‘Türk Halkının Desteğini Her Zaman Hissediyoruz’

Hürriyet Gazetesi'nden Süleyman Arat'ın röportajı sizlerle...

Henüz 24 yaşında olmasına rağmen Türk milli takımı ve VakıfBank formasıyla büyük başarılara imza atan, adını şimdiden gelmiş geçmiş en başarılı orta oyuncuların arasına yazdıran Zehra Güneş, bilinmeyen pek çok şeyi Hürriyet muhabiri Süleyman Arat aracılığıyla sevenlerine aktardı.

-Geçtiğimiz yaz halkımıza çok büyük mutluluklar yaşattınız. Çıtayı o kadar yükselttiniz ki bu yaz herkes sizden bir olimpiyat başarısı ister hale geldi.

Z.G- -24 yaşındayım ve Paris benim katıldığım ikinci olimpiyatım olacak. Hedefimiz inanılmaz başarılarla geçen son yaz mevsiminin aynısını bu yaz tekrar yaşamak. Paris’ten altın madalya alarak dönersek Türkiye’de nasıl karşılanabileceğimizi tahmin bile edemiyorum. Yer yerinden oynar herhalde. Çünkü elde ettiğimiz başarılardan sonra bize yapılan görkemli karşılamalar, içimizi ısıtan etkinlikler, gösterilen ilginin daha büyüğü olimpiyatlardan altın madalyayla dönersek yaşanır. Ben bunu başarabileceğimize inanıyorum. Olimpiyat her sporcunun hayallerini süsler. Bizim takımızdaki her arkadaşım da bunu yaşamayı çok istiyor. Bu başarı için terimizin son damlasına kadar çalışacağız. Umarım hedeflerimizi hayallerimizi gerçekleştirdiğimiz bir yaz yaşarız.

-Melissa Vargas Milli Takım için çok kıymetli bir oyuncu ama ağır bir sakatlık yaşadı. Ne düşünüyorsun?

Z.G- -Melissa Vargas çok önemli bir oyuncu. O da Paris’te forma giymeyi çok ister. Talihsiz bir sakatlık yaşadı tedavisi devam ediyor. Ne olacağını bilemeyiz ama çok talihsiz bir sakatlık yaşadığı için üzgünüm. Eminim Paris’e katar yetişmek elinden gelen gayreti gösterecektir. Zaten karakterini ve oyunculuğunu bildiğimiz bir sporcu o yüzden çok iyi şekilde döneceğine inanıyorum.

-Annen ve babanla çekilen bir fotoğrafın sosyal medyada çok büyük ilgi gördü ve çok güzel yorumlar aldı. Sence insanların kalbine dokunan ne vardı o fotoğrafta?

Z.G- -Ben yoklukta da varlıkta da hiç bir zaman sevginin ve şefkatin eksilmediği bir ailede büyüdüm. Olmadığında bize asla bunu hissettirmediler, olduğunda da bize şımarıklık yaptırtmadılar. Her zaman ailem sayesinde nerde ne yapacağımı nerde ne isteyeceğimi, nasıl davranacağımı bilerek büyütüldüm. Varlıktan, yani maddiyattan çok sevgiyle büyüdüm. O yüzden ammemle babamla yan yana geldiğimde onların benim yanımda gururlu duruşlarında bana bu zamana kadar verdikleri emeklerin görüntüsü ortaya çıktı ve bu insanları etkiledi sanıyorum.
Küçükken ben matematikte 80 aldığımda ağnardım babam mükemmeliyetçi olduğu için “Neden 100 değil” derken ammem “ Sen yaparsın kızım” diyen taraftaydı. O yüzden oul yıllarından bugüne her zaman iki çınar ağacı olarak arkamda durdular, desteklerini her daim hissettirdiler. Ailem bana çok büyük bir hediye. İyi ki benim annem ve babamlar. Onlar olmasaydı bu kadar karakterli ve başarılı bir sporcu olamazdım. Buradan Hürriyet Gazetesi’nin aracılığıyla onlara bir teşekkür göndermek istiyorum.

-Bu yaz çok güzel ve eğlenceli geçti sanıyorum. Ne kadar tatil yapabildin, kamplarda çok eğlendiğinizi görüyoruz biraz anlatır mısın?

Z.G- -Hayatımın en yoğun ama en güzel yaz mevsimini geçirdim. Sadece üç bölüm halinde toplam15 gün tatil yapabildim. Yaptığımız antrenmanların çok eğlenceli bölümleri sosyal medyaya yansıdığı için “Ne güze hep bir arada neşeyle eğlenerek tatil havasında çalışıyorlar” gibi görünüyor “Kızlar rakiplerini yeniyorlar, eğleniyorlar, keyifleri yerinde” deniyor. Evet başarı kazanmamız için keyfimizin yerinde olması, mutlu olmamız gerekiyor ama turnuvalar, kamplar hiç öyle tatil havasında geçmiyor. Ağrılar, sakatlıklar, ‘Sakatlığı atlatıp maça yetişebilecek miyim’ endişesi, ağır fitness veya antrenman bölümlerinin hiçbirini sizler görmüyorsunuz ama bunlar da var. Gene de her yünüyle mükemmel bir yazdı.

-Voleybola ilgi sizler sayesinde arttı. Bu size nasıl yansıyor?
Z.G- “İzlerken sizinle gurur duyduk” diyen insanımıza sonsuz minnet duyuyorum. İnsanların bunları dile getiriyor, bizlerle konuşurken gözleri doluyor ağlayanlar oluyor. O zaman ben de ağlamak istiyorum. Sağ olsun halkımız bunları dile getirmekten asla yorulmadı. Biz dana sonra kulüp takımlarına dönsek bile destekleri, sevgileri hiç dinmedi. VakıfBank tribünler “Zehra, Cansu, Ayça” diye hiç susmuyor. Çoğu maçta “Zehra” çığlıklarından takım arkadaşımın dediğini duyamıyorum. Milli takımdan gelen sevgi seli hiç eksilmeden sürüyor.

-Bu yaz yaşattığınız başarılardan sonra halktan gelen ve seni en fazla etkileyen bir anın var mı?
– Milli takımdan döndükten sonra oldukça yaşlı çiftle karşılaştım. Teyze beni görünce ağlamaya başladı, sarıldık kucaklaştık. Biz hep küçük çocuklara ilham olduğumuzu, rol model olduğumuzu, onlara Türk kadının gücünü gösterdiğimizi söylüyorduk ama anladım ki aslında yediden yetmişe sporun birleştirici gücünü yansıtan bir oyuncu grubuyuz.

-VakıfBank bu hafa sonu Dünya Kulüpler Şampiyonası için Çin’e gidecek. Ama sezona çok iyi başladığınız söylenemez. Bu motivasyonunuzu etkiler mi?

Z.G – Çin’de yapılacak Dünya Kulüpler Şampiyonası için çok yoğun fitness ve antrenman çalışmaları yaptık. Çok yorulduk, bu yüzden sahaya istediklerimizi yansıtamadım ama biz bir turnuva takımıyız, Çin’de ilk maçla birlikte gerçek performansımızı sergileyeceğiz, evimize kupayla döneceğiz.

söyleşi ve fotoğraf: Süleyman Arat- Hürriyet

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu