Köşe YazarlarıManşetÜst Manşet

Santarelli’nin Yeşil Kartları

Çok özleyip heyecanla beklediğimiz Milli Takımlar Sezonu başladı ve gözümüz, kulağımız Milletler Ligi maçlarının oynandığı Antalya’ya çevrildi. Antalya’da salonu dolduran binlerce kişiye, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından televizyonları başında maçları seyreden milyonlarca taraftar eşlik ediyor. Tabii bir de dev ekranların kurulduğu parklara ve meydanlara koşan binlerce taraftar da var. Türkiye’de voleybol, tüm mekânlara sirayet ediyor. Voleybol maçlarının belki tıpkı futbol maçları gibi bazı kafe ve restoranlarda da hep birlikte seyredilip böyle bir mekân kültürünün oluşmasına da ramak kalmıştır ya da zaten böyle bir şey vardır! Ben henüz duymadım.

Perşembe günü Filenin Sultanları’nın Hollanda ile yaptığı maçta voleybol izleyicilerinin ne kadarının bildiğinden emin olamadığım Yeşil Kart uygulamasına toplam üç kere şahit olduk. İlkinde Milli Takım baş antrenörümüz Santarelli, ikincisinde Hollanda Milli Takım Başantrenörü Koslowski ve üçüncüsünde de tekrar Santarelli hakem tarafından yeşil kart gördüler.
Yeşil Kart uygulamasına göre oyun içinde gerçekleşen hatalarda, Görüntülü Değerlendirme Sistemi‘ne gidilmeden önce takımların yaptıkları hatayı belirtmeleri halinde başhakemin yeşil kart göstermesi söz konusu oluyor. Bir Fair Play uygulaması olan Yeşil Kart, uluslararası bir turnuva olarak ilk defa geçen sene Milletler Ligi finallerinde hayata geçirilmişti. Anlaşılıyor ki bu yıl uygulama final haftası beklenmeden başlatılmış. Bu arada FIVB, Milletler Ligi boyunca en çok yeşil kart gören takıma 30.000 dolarlık bir ödül veriyor. Kartı geciken Koslowski’nin ısrarla talepte bulunmasının arkasında bu gerekçenin de olduğunu tahmin ediyoruz!

Eğitim biliminde altını devamlı çizmeye çalıştığımız bir ilke vardır: Bireylere belirli bir davranışı veya tutumu kazandırmak istiyorsak, olmaması gerekeni değil olması gerekeni ön plana çıkartmak lazımdır. Toplumsal planda çok ihmal ettiğimiz bu ilke, negatif değil, pozitif unsura odaklanmamızı söyler. Bu şu demektir: Ne olmamasını istediğimize değil ne olmasını istediğimize bakalım! Dolayısıyla olmasını istediğimiz şeyi merkeze alalım. Burada pozitif kelimesi olumlu değil, olgusal anlamına gelmektedir. Yani olan şey, var olan veya var olmasını istediğimiz şey…

Sporda da neyin var olmasını istiyoruz? Elbette adaletin, hakkaniyetin, nezaketin, temiz oyunun, yaygın kavramsal adıyla “Fair Play”in… O halde olmasını istediğimiz şeyi odağa koyalım. Olumsuz (istenmeyen) davranışın ceza görmesi doğaldır, ancak istediğimiz davranışların artması ve yayılması için bu yeterli değildir. Neyi istediğimizi, olgusal olarak görmeye, göstermeye ve işaret etmeye ihtiyacımız var. Aklımızdan çıkarmayalım: Bize realize olmuş, fiilen ortaya çıkmış olumluluklar yol gösterir.

Yeşil Kart da, voleybolda neyi istediğimize dair somut bir resim çizmek açısından önemli bir uygulama. Her ne kadar bir ödüle bağlanmış olsa da salonlarda tatlı bir rüzgâr estirdiğinden şüphemiz yok. Sonuçta seyirci, kendi takımının menfaatine olmayan bir bildirimde bulunan oyuncu ve antrenörlerin davranışlarına şahit oldukça altı çizilen ideale dair daha somut bir algı geliştirecek.

Bu vesileyle tüm Milli Takımlarımıza çok başarılı, madalyalarla dolu bir yaz diliyorum. Güzel haberlerini bekliyoruz.

 

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu