ABD’de bir genç spor psikoloğu ve voleybolcu
Söyleş, bölümümüzün bugünkü konuğu Aslı Çelikkol.
- Aslı Çelikkol kimdir?
Ben 6 Mart 2000’de İzmir’de dünyaya geldim. Gaziantep, İzmir, İstanbul ve Bursa’da yaşadıktan sonra şu an üniversite eğitimimi Amerika’da Washing, DC’de devam ettiriyorum. Ilkokul ve ortaokulu Bursa’da Çakir Koleji’nde okudum daha sonra Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün altyapısında oynamak için İstanbul’a taşındım ve TED İstanbul Koleji Lisesi’nden mezun oldum. 2019 yılında D1 okulu olan American University’den hem eğitim hem voleybol hayatımı devam ettirmek üzere %100 voleybol bursu almamla birlikte Amerika’ya olan maceram başladı. Bu yıl Mayıs’ta Psikoloji bölümünden “Health Promotion” ve “Marketing” yan dalları ile mezun oluyorum.
- Voleybol kariyerinize ne zaman başladınız?
Voleybol kariyerime 8 yaşındayken Çakır Koleji’nde başladım. Okulumuzun hem okul hem kulüp takımı vardı ve ben her iki takımda da yer almaya başladım. Benden beş yaş büyük bir ablam var ve o da ayni okulda voleybol oynuyordu. Açıkçası, onu örnek alarak voleybolu sevmeye başladım diyebilirim. Çakır Koleji’nin okul ve kulüp takımında oynadıktan sonra katıldığım milli takım kampları sonrası Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün altyapısında oynamaya başladım. Eczacıbaşı genç takımında oynadıktan sonra Amerika’ya gelmeden önceki son yılımı Sarıyer Spor Kulübü’nün hem genç hem A takımında yer alarak geçirdim. Son dört yıldır da American University voleybol takımında smaçör olarak yer alıyorum.
- Unutamadığınız anılarınız var mı?
Unutamadığım çok fazla voleybola dair anim var tabi ki. Birini seçmem gerekirse, 2019’da Patriot Ligi konferans şampiyonu olduğumuz ve NCAA turnuvasına gitmeye hak kazandığımız anı söyleyebilirim. O şampiyonluk benim için çok özel çünkü Amerika’da ki ve bu takımdaki ilk yılımdı. 2019 yılındaki takımın enerjisi ve kimyası birbirimizle çok uyumuştu ve benim Amerika’ya ve okul sistemine uyum sağlamama takım arkadaşlarım çok yardımcı oldu.
- Gördüğünüz en güzel voleybol salonu neresi?
Gördüğüm en güzel voleybol salonu 2019 senesinde NCAA turnuvasının ilk turunda Towson University ile oynamıştık ve maçlar Penn State University’nin salonunda oynanıyordu. Penn State’in salonu ve atmosferi beni o kadar etkiledi ki gördüğüm en güzel salonlardan biri oldu.
- Voleybolda en sevdiğiniz pozisyon hangisi ve neden?
Ben Amerika’ya gelene kadar okul takımları hariç hep pasör çaprazı pozisyonumda oynadım ancak buradaki antrenörlerim beni köşe pozisyonunda oynatmak istediler. Bu dört yıl içinde servis karşılamamı çok geliştirdim ve şu anda köşe pozisyonunda oynamaktan çok keyif alıyorum. Köşe oyuncuları genelde sistem dışı pasların gittiği oyuncular oluyor ve sadece iyi paslara vurmak yerine kötü pasları da değerlendirmeniz gerekiyor. Bir köşe oyuncusu olarak oyunun her alanında olmayı çok seviyorum.
- Dünyada en beğendiğiniz voleybolcu kim ve neden?
Dünyada en beğendim oyuncu ABDli Kelsey Robinson. Kendisi ülkemizde de forma giymiş çok yetenekli bir oyuncu. Oyunu okumasını, zekasını, hırsını ve takımına ne olursa olsun her şekilde destek vermesini çok beğeniyorum. Kesinlikle çok yönlü bir oyuncu, kendisi smaçör olmasına rağmen milli takımda libero olarak forma giymişliği bile var.
- Görüntülü Değerlendirme Sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Video Challenge sisteminin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Bu düzeyde voleybol artık çok hızlı oynanıyor ve bazı anlarda hakemler tarafından kritik kararlar verilmesi gerekiyor. Herhangi yanlış bir karar verilmesinin önüne geçilmesi için video challenge sisteminin voleybol dünyasında çok önemli ve yararlı bir rol oynadığını düşünüyorum. Amerika’da Division 1 yani benim de yer aldığım ligde de Video Challenge Sistemi kullanılıyor.
- Voleybolun geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Voleybolun geleceğinin kesinlikle çok parlak olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde ve dünyada voleybola olan ilgi gün geçtikçe artıyor ve sonunda voleybola olan değerin arttığını görmek bir voleybolcu olarak beni çok gururlandırıyor. Ülkemizdeki voleybola olan ilginin artmasında milli takımımızın etkisi çok büyük tabii ki. Onların dünya çapında kazandığı başarılar sayesinde “voleybol ülkesi” haline geldik.
- ABD de voleybol hayatınızı sürdürmeyi neden tercih ettiniz?
ABD’de voleybol hayatımı sürdürmeyi seçmemin en büyük nedeni aynı zamanda eğitim hayatıma da yüksek bir seviyede devam edebilme şansını sağlamasıydı. Ben ve ailem her zaman eğitime çok önem verdik ve sporla beraber götürebilmek için çok fazla emek verdim. Eğitim ve voleybolu ayni anda götürebilmek dışında ABD’ye gelmek hayatımda unutamayacağım deneyimler kazanmama sebep oldu. American University takımında her zaman birçok milletten oyuncu bulunuyor ve başka milletlerden insanlarla beraber bir takım olmak ve ortak bir amaca ulaşmak için çabalamak çok güzel bir his.
- ABD de bir maç gününüz nasıl geçiyor?
Açıkçası ilk ABD’de maça çıktığımda bana en farklı gelen şey maç günleriydi. Türkiye’de geçirdiğim alt yapı maç günlerinden kesinlikle daha farklı. Maç günleri salona maç saatinden 4-5 saat önce geliyoruz. Hep beraber takım yemeği yiyoruz ve yemekten sonra karşı takımın maç videolarını izleyip maç taktiklerimizi çalışıyoruz. Daha sonra soyunma odasında biraz zaman geçirdikten sonra ev sahibiysek “ön ısınma” ya başlıyoruz. Burada maçtan 1 saat önce iki takım aynı anda ısınmaya çıkmıyor. Her takımın iki ısınması var diyebilirim. Ön-ısınmada bir takım sahadayken diğeri sahada olmuyor. Ön ısnma bittikten sonra soyunma odasına geri gidiyoruz ve maç için hazırlanıyoruz, koçlar soyunma odasına gelip konuşma yapıyor. American University voleybol takımına özel bazı maç öncesi geleneklerimiz var. Her maçtan önce en büyükten en küçüğe sırasıyla oyunculardan biri maç öncesi motivasyon konuşması yapıyor ve sonrasında 32 yıldır takımımızın koçu olan Barry Goldberg herkes el ele tutuşurken maç öncesi dua ediyor. Sonrasında sahaya çıkıyoruz ve “asıl” ısınmamıza başlıyoruz.
- Dünya Şampiyonası için ne düşünüyorsunuz?
Dünya Şampiyonası’nı elimden geldiğince takip etmeye çalıştım ve milli takımımızın sonuna kadar mücadele ettiğini düşünüyorum. Madalyayla dönemedik belki ama dünya voleybolunda Türkiye’nin ne kadar etkili ve önemli bir yerde olduğunu bir daha tüm takımlara gösterdiler. Kesinlikle çeyrek finalden daha da iyisini yapabilirdik ama Amerika’da çok güçlü bir takım ve o gün onların günüydü diyebilirim.
- ABD’ deki voleybol seyircisi için ne düşünüyorsunuz?
ABD’de profesyonel ligin olmamasının verdiği etkiyle tabi ki diğer sporlarla karşılaştırırsak seyirci daha az ancak NCAA D1’in belli konferansları çok fazla seyirciyle oynanıyor. Nebraska, Wisconsin gibi takımların maçlarında ortalama 15.000 seyirci oluyor.
- Gelecekte ulaşmak istediğiniz en büyük hedefiniz nedir?
Gelecekte ulaşmak istediğim hedeflerimden birisi spor psikoloğu olmak. Bu mayısta psikoloji bölümünden mezun oluyorum ve spor psikolojisi alanında doldurulması gereken çok fazla boşluk olduğunu düşünüyorum. Bir sporcunun performansı, fiziksel antrenman kadar mental antrenmanına da bağlı ve bu etkenin dünya genelinde ve özellikle ülkemizde gözden kaçırıldığını düşünüyorum. Dünya çapında başarılı elit sporcuların hepsi spor psikoloğuyla çalışıyorlar ve ben de sporcu mental sağlığına olan ilgimi bir üst seviyeye çıkarmak istiyorum. Voleybol açısından da Avrupa’da bir takımda oynamak çok isterim.