Sevgili Takipçilerimiz,
Voleybola hizmet vermeye başladığımız yıllardaki dosyaları kurcalarken karşımıza çıktı. Sevgili Serdar Mengi’nin bir çalışması.
23 Nisan 2017 yılında aramızdan ayrılan Galatasaray ve Türk Voleybolunun en önemli isimlerinden eski milli voleybolcu Erdoğan Teziç ile yıllar önce yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Tavsiyemiz; sadece sporcu kimliği ile değil, Türk hukuk, eğitim ve siyaset alanlarına da damga vurmuş çok yönlü ve değerli bir kişi olan Teziç’i bir kere daha hatırlamak için; biraz uzun da olsa söyleşinin sonundaki ‘Erdoğan Teziç Kimdir?’ bölümünü de sabırla okumanız. Bu çok değerli bilgiler aldığımız ‘Voleybolun Unutulmazları’ için sevgili Gülnur Görgün’e teşekkür ederiz.
Voleybol Aktüel
En Eskilerden Biri: Erdoğan Teziç
– KAÇ KEZ MİLLİ OLDUNUZ VE O ZAMANKİ MİLLİ TAKIM İLE İLGİLİ ANILARINIZ VAR MI?
29-30 arası milli takım formasını giydim. Milli takımla ilgili birçok anım var fakat ilk önce aklıma gelen iki anımdan bahsedeyim.
1) İlk kez 1954 yılında milli formayı giymiştim. O zamanlar henüz lisede idim ve rakibimiz Yugoslavya idi. Maç günü hava şiddetli yağmurlu idi ve o dönem maçlar açık havada oynandığından saha göl gibi idi. Bu yüzden Yugoslavlar önce sahaya yakıt getirerek yaktılar böylece su seviyesi azaldı. Daha sonra sahayı şiş gibi demirlerle delerek suyu emdirdiler ve üstüne kum döktüler. Bu suretle saha çok ağır bir hale geldi ve top gülle gibi oldu. O sıralarda manşet olmadığı için topu ellerimizle karşılıyorduk. Topun ağırlığından ellerimiz kıpkırmızı oldu.
2) 1958 yılında Eskişehir’de Polonya ile karşılaşacaktık. Ben o zamanlar Hukuk Fakültesi’nde okuyordum ve maç final sınavından bir gün önce idi. Maçtan bir gün evvel şiddetli bir yağmur başladı. Maç futbol sahasının voleybol sahasına dönüştürülmesiyle yapılan bir alanda oynanacaktı. Zemine suyu emmesi için kum döküldü ancak bu kaymaya neden oluyordu. Bu yüzden çıplak ayakla oynamak zorunda kaldık. O zamanlar Polonya müthiş bir takımdı, değil maç doğru dürüst set bile vermezlerdi. Maçı oldukça kalabalık bir seyirci kitlesi izliyordu ama bunlar futbol seyircisi idi ve voleybolu bilmiyorlardı. Bu yüzden de aldığımız her sayıda GOOL diye bağırıyorlardı. Seyircinin müthiş desteği ile ilk seti aldık. Polonya takımı şaşkın bir haldeydi ancak daha sonra toparlandılar ve maçı 3-1 kazandılar. Maçtan sonra yenilmiş olmamıza rağmen omuzlardaydık. O zamanlar da milli forma her şeye değiyordu.
– SİZİN OYNADIĞINIZ ZAMANA GÖRE VOLEYBOLDA NE GİBİ DEĞİŞİMLER OLDU?
Avrupa voleybol Konfederasyonu’nda görevli iken voleybol oyun kuralları hakkında birçok fikir tartışmalarında bulunduk. O zamanlar şimdiki gibi her hata sayı getirmiyordu. Önce servisi alacaktınız sonra da sayıyı. Bu durum oyun süresini uzattığından ötürü seyredenlerde sıkıntı yaratıyordu. İlk önce setin belli bir zaman dilimi içerisinde oynanması tartışıldı ama bu durum kabul görmedi. Tartışılan bir diğer husus ise setin belli bir sayıya ulaşılıncaya dek oynanması idi ve bu durum daha fazla kabul gördü. Böylece voleybol daha süratli bir hale geldi. Benim düşünceme göre sürmekte olan sette son sayıya dek ümit kesilmez.
Maçları seyretmek, değişimleri izlemek bana çok şey öğretti. Örneğin 1956 Paris Dünya Şampiyonası, 1958 yılında Çekoslovakya’da yapılan Avrupa Şampiyonası ve 1957’de İstanbul’da düzenlenen uluslararası turnuvalar bana çok şey öğretti.
Ayrıca yurdumuzda çalışan yabancı antrenörler de voleybolumuzun tekniğinin gelişmesine oldukça büyük katkılarda bulundular.
1956 yılında voleybol tek pasörle oynanıyordu daha sonra ise birtakım değişmeler oldu şimdi ise yine voleybol tek pasörle oynanıyor. Bu durum tüm oyuncuların sürekli olarak hareketli olmalarını sağladı ve smaçörlerin daha rahatlamasını sağladı.
-SİZİN OYNADIĞINIZ DÖNEMKİ DERBİLERLE BUGÜNKÜLERİ KARŞILAŞTIRIRSANIZ SİZCE FARKLAR NELER?
Bizim zamanımızda voleybolda üç büyük takım olarak Galatasaray, Beyoğlu ve Darüşşafaka vardı, bu takımlara bazen de Bakırköy katılırdı. Bu yıllardaki derbilerin en önemli özelliği maçların başa baş geçmesiydi. Voleybolcuların kalitelerinin artması bu maçları voleybolcu derbisi haline getirmeye başladı.
Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan tüm maçlar oyuncu kalitesi ne kadar farklı olursa olsun hiçbir zaman heyecanını kaybetmezler.
-TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA EN ÇOK BEĞENDİĞİNİZ FAAL VOLEYBOLCULAR HANGİLERİ?
Bu konuda bir isim vermeyi diğer oyunculara saygısızlık olarak görüyorum. Voleybol bir ekip oyunudur ve burada bir hareket yapıp ortadan kaybolamazsınız. Ayrıca voleybolda tüm takımın birbirine kenetlenmesi takımın başarısını arttıran bir husustur
GALATASARAY VOLEYBOL TAKIMI HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZ NELERDİR?
Bir voleybol takımını oluşturan oyuncular arasında ne kadar uyum olursa o takım o kadar başarılı olur. Eskiden uzun süreli arkadaşlıklar ve birliktelikler olur ve bu durum başarıyı getirirdi. Yenilmez armadanın oluşmasının en büyük özelliği böyle bir takım olmasıydı. Bugün halihazırda mevcut kadro korunarak ve buna bir iki takviye yapılarak daha iyi bir sonuca ulaşılabilir. Buna en iyi örnek geçen seneden verilebilir. Fenerbahçe Acıbadem Avrupa finalinde İtalyan takımına yenilerek ikinci oldu. Kadrolara tek tek bakıldığında FB daha iyi oyunculardan oluşuyordu ancak yenildiği İtalyan takımının kadrosu uzun süre bir arada oynayan oyunculardan oluşmaktaydı.
GALATASARAY VOLEYBOL TAKIMININ FORMASINI GİYMİŞ OLAN EN ESKİLERDEN BİRİSİNİZ. BÖYLE BİRİ OLARAK NELER YAPILMASINI İSTERSİNİZ?
Alt yapıya gittikçe artan bir önem verilmelidir. Ancak gerekli çalışma takvimi hazırlanırken eğitim programlaması da yapılmalı ve bu şekilde alt yapıdan iyi voleybolcular çıkartılmalıdır. Kısaca Galatasaray oyuncu transfer ederek büyük paralar harcayan bir kulüp yerine oyuncu üreten bir kulüp olmalıdır.
Son söz olarak söylemeliyim ki voleybol benim meslek hayatımda çok olumlu bir etkide bulunmuştur.
Erdoğan Teziç Kimdir?
İstanbul Fatih’de 1936 yılında doğan Erdoğan Teziç, 1955 yılında Galatasaray Lisesi’nden, 1959 yılında da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1952 yılında Galatasaray Lisesi’nde voleybola başlayan Teziç, aynı zamanda Galatasaray Spor Kulübü voleybol takımında da yer almaya başladı. 1954 yılında Belgrad’da oynanan maçta milli oldu. Daha sonra 1956 Paris Dünya Voleybol Şampiyonası’na, 1957 İstanbul Beynelmilel Voleybol Turnuvası’na katıldı. 1958’de takım kaptanı olarak Prag Avrupa Voleybol Şampiyonası’na ve 1959 Beyrut Akdeniz Oyunlarına katılarak 29 kez milli oldu. Doktora çalışmaları için burslu olarak gittiği Fransa’da “Paris Universitaire Club” (PUC) takımında da (1962-1966) oynadı.
Sonraki yıllarda Avrupa Voleybol Konfederasyonu (CEV) Hukuk Komisyonu’nda da bir süre çalıştı.
Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde doktorasını yapan Teziç, daha sonra mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Dr. Asistan olarak göreve başladı. Teziç, 1970 yılında vatani görevini yaparken doçent oldu (1971 yılında vatani görevi sonrası, 12 Mart sürecinde, dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Terzioğlu, Hukuk Fakültesi’nin olumlu görüşüne rağmen, Teziç’in üniversiteye dönmesini onaylamadı. Teziç, ancak Temmuz 1974’de, Danıştay kararı ile üniversitedeki görevine dönebildi). 1980 yılında Anayasa Hukuku profesörü olan Teziç, uzun bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı.
Galatasaray Lisesi Müdürlüğü (1992-2000), Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevlerinde bulunan Prof. Dr. Teziç, 1993-2000 yılları arasında da TBMM Başkanlığı Hukuk Danışmanlığı’na yürüttü.
2000 yılında Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğü görevine atandı. Paris I Panthéon Sorbonne Üniversitesi ile Rennes I Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olan Teziç’ e Fransa Cumhurbaşkanı tarafından 1999 yılında “Officier de L’ordre National du Mérite” ve 2004 yılında da “Commandeur de la Légion d’Honneur” Liyakat Nişanı verilmiştir. Ancak bu Nişanı, 2006 yılında sözde Ermeni soykırımındaki tutumu nedeniyle Fransa’ya iade etmiştir. Ayrıca Teziç’e, 2004 yılında Paris I Panthéon Sorbonne Üniversitesi tarafından akademik çalışmalarından ve Fransız dili ile de öğretim yapan Galatasaray Üniversitesi’nin gelişmesine yaptığı önemli katkılardan dolayı fahri doktora (Docteur Honoris Causa) unvanı verildi. Teziç, Paris Üniversitesi’nin nadir olarak verdiği bu unvanı alan ilk Türk oldu.
2003 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı’na atanan Teziç, görev süresinin dolmasıyla 2007 yılının Aralık ayında görevden ayrılmıştır.
2005 yılında Bulgaristan Varna Üniversitesi tarafından da Teziç’e fahri profesör unvanı verildi.
Öğrenim Geçmişi
• 1980 Anayasa Hukuku Profesörü, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi,
• 1970 Anayasa Hukuku Doçenti, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi,
• 1965-1970 Anayasa Hukuku Dr. Asistanı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi,
• 1962-1965 Doktora Paris Hukuk Fakültesi, Paris
• 1955-1959 Lisans, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul
• 1947-1955 Ortaöğretim, Galatasaray Lisesi, İstanbul
Mesleki Geçmişi
• 2003-2007 Yükseköğretim Kurulu Başkanı, Ankara
• 2000-2003 Rektör, Galatasaray Üniversitesi, İstanbul
• 1997-2001 TBMM Başkanlığı resmi Hukuk Danışmanı,
• 1993-2000 Rektör Yardımcısı, Galatasaray Üniversitesi, İstanbul
• 1992-1999 Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi,
• 1992-1995 İstanbul Olimpiyat Oyunları ve Düzenleme Komitesi Üyesi, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi,
• 1987-1996 Avrupa Voleybol Konfederasyonu Hukuk Komisyonu Üyesi,
Akademik Çalışmaları
Kitapları
• Teziç, E., Anayasa Hukuku (Genel Esaslar), Beta Yayınevi, 15. Bası 2012, İstanbul
• Teziç, E., 1980, Türk Parlamento Hukukunun Kaynakları ve İlgili Anayasa Mahkemesi Kararları, İ.Ü.H.F. Yayın No: 614, İstanbul
• Teziç, E., 1976, Siyasi Partiler, Gerçek Yayınevi, İstanbul
• Teziç, E., Eskiyurt Ö., Sarıca M., 1975, Kıbrıs Sorunu, İ.Ü.H.F. Milletlerarası Münasebetler Enstitüsü Yayını, İstanbul
• Teziç, E., 1972, Türkiye’de 1961 Anayasasına Göre Kanun Kavramı, İ.Ü.H.F Yayın No: 348, İstanbul
• Teziç, E., 1967, Seçim Sistemleri, Filiz Kitabevi, İstanbul
Ve birçok akademik makalesi vardır.
Kaynak Voleybolun Unutulmazları