Başak Koç: Her daim takımımıza inanıyoruz
PUNTO, Spor spikeri Başak Koç ile Olimpiyat sonrası Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası öncesi A Millî Voleybol Takımını ve spor medyasını konuştu:
Üst üste 3 büyük turnuva oynamak nasıl bir etki yapabilir, takımın şu an çok göz önünde olması vs. olumlu mu etkiler yoksa baskı mı oluşturur?
Voleybolun turnuva takvimi her daim çok yoğun oldu. Yeni bir durum değil. Hedefler doğrultusunda hareket ederek, sürdürülebilir performans adına oldukça zorlayıcı süreçler tabii. Milli Takım sezonunda kadroyu olabildiğince geniş tutmak gerekiyor. Sadece fiziksel performans da yetmiyor. Mental olarak güçlü ve dayanaklı yapıda olmamız lazım. Kısa süreli psikolojik destekler suya atılan imza niteliğinde kalıyor. Türk insanı olarak en zayıf halkamız mental üstünlük. Göz önünde olmak spor endüstrisi adına avantajlı ama bu süreci iyi yönetmek gerekiyor. Bunu ne kadar başarabiliyoruz. Bence soru işareti!
Pandemi döneminde millî takım oyuncularıyla birlikte yayınlar yaptınız, sizce bu süreçte onların hem mental hem de fiziksel olarak hazırlıkları nasıldı?
Kulüpler olabildiğince bağları koparmadan sporcuları ayakta tutmaya çalıştılar. Sporcular da ailelerine ayıramadıkları vakitleri bu dönemde bir nebze yaratabildiler. Yalnızlaştığımız ve içsel hesaplaşmaların arttığı bir süreç yaşadık ve hala etkisi sürüyor maalesef. Hazırlık yapmayı, sistematik çalışmayı, geleceğe yatırım yapmayı çok tasarlayabilen bir sporcu havuzumuz olduğunu düşünmüyorum.
Olimpiyatlarda da voleybolda ne kadar başarılı olduğunu gördük A Millî Kadın Voleybol takımının ve Türkiye’de voleybolun yükselişini nasıl buluyorsunuz? Başka neler yapılabilir?
Çıta her geçen gün yükseliyor. Londra 2012’den sonra Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda geldiğimiz nokta sevindirici tabii. Kore maçına kadar tutturulan ivme, genel performansın mücadeleci ruhla temsil edilmesi de artı bir değer. Ancak öğrenmemiz ve öğretilmesi gereken en önemli nokta ‘rakibi asla küçümsememek’. Bazı anları yeterli buluyoruz ama her daim daha iyisi var. Potansiyelli sporculardan daha renkli oyun da bekliyoruz. Varyasyonlardan uzak, statik oyun çoğu takımın sıkıntısı bence. Bunun için de az önce de belirttiğim gibi düşünce yapımızda inovasyona ihtiyaç olduğu kanısındayım.
Görsel: Ntv Spor
Duyguları doruğunda yaşayan ve yaşatan bir takımla karşı karşıyayız. Peki sizin için anlatmaktan en keyif aldığınız maç; unutamadığınız en kritik sayı; mücadelenin en yoğun olduğu turnuva hangisiydi?
27 senelik voleybol hayatımın yanı sıra 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’ndan bu yana dünyanın bütün organizasyonlarında ekranda mikrofon başında oldum. Anlattığım maç sayısı, sayısız:) Türkiye’de kadın spikerin olabileceğini göstermemin ötesinde; maçı hikâyeleştirerek anlatmak, sahadaki ruhu izleyicilere yansıtmak, son topa kadar vazgeçilmemesi gerektiğini enerji olarak hissettirmek gibi değerler benim için çok değerli. Bu kriter çerçevesinde sadece benim unutamadığım değil sanıyorum ki herkesin de unutamadığı tekrar tekrar oturup izlediği olimpiyat elemeleri ve Polonya maçı!
Spor medyasında daha fazla spor içerisinden gelen insanların yer aldığını görüyoruz, bir yandan disiplinler arası bir alan olmaya çok açık sizin bu konu hakkında görüşleriniz neler?
Ben çok fazla olduğu kanısında değilim. Olmalı mı? Olsa iyi olur ama şart değil. İnsani olarak empati gücü yüksek, fair-play ruhunu benimseyen, sporun gerçek değerlerini hem hissedip hem de kelimelerin gücüyle bunu aktaran sayısı ise maalesef yok denecek kadar az. Spor medyası ve genel açıdan spikerler ve yorumcular maalesef ki çoğu tembel. Araştırma, geliştirme, farklılık yaratma kısmında çok fazla açığımız olduğu kanısındayım.
Son olarak Avrupa şampiyonası ile ilgili tahminlerinizi alalım, bu takımın potansiyelini nerede görüyorsunuz?
Avrupa Şampiyonası bu senenin hedef turnuvası. Olimpiyat Oyunları’nın ardından kadroda değişiklikler de yapıldığını görüyoruz. Potansiyelimiz var ama potansiyeli performansa aktaramazsak yine zorlu bir turnuva. Ama her daim takımımıza inanıyoruz. Yolları açık olsun.