23 Nisan akşamı, Sportstv’nin voleybol programı 5. Set’e günün anlam ve önemine istinaden konuk olan Fenerbahçe altyapısında voleybol oynayan genç kardeşimiz Zeynep Maya Sultanlar Ligi final serisinin son maçında kendisi için en ilgi çekici ve önemli şeyin ne olduğu sorulduğunda, açıkçası yapılması zor bir hareket, mesela bir smaç, bir servis, bir manşet, bir plase veyahut benzeri bir oyun elementinden bahsedeceğini düşündüm. Halbuki Maya, bu soruya başhakemin Fenerbahçe Opet’e verdiği sayıyı, topun kendisine değdiğini ifade ederek rakip takım Eczacıbaşı Dynavit’e kazandıran Melissa Vargas’ın davranışını önemli ve değerli bulduğunu söyleyerek cevap verdi.
(İlgili programı izlemek için tıklayınız)
Kendisi de voleybol oynayan, aynı zamanda bir taraftar olan yani rekabet duygusunu ve ruhunu tatmış olan bir çocuk, bir kardeşimiz, teknik bir sportif unsura değil, ahlâkî bir konuya temas ediyor, bunu öne çıkarıyor ve kendisi için gündem teşkil ettiğini belirtmiş oluyor. Öte yandan bugün dünyanın en iyi voleybolcularından birisi olarak sayabileceğimiz Melissa Vargas da sahada sadece sportif başarısı ile değil önemli bir değeri sergileyerek saha içindeki oyununu ahlâkî açıdan da estetik kılıyor ve bu şekilde bir çocuğun gündemine giriyor. Bunu çok çarpıcı ve değerli buluyorum ve hep birlikte üstünde durmamız gerektiğini düşünüyorum.
Geçenlerde de rahmetli Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun çocukların doğruluk ve dürüstlük konusunda çok doğal bir eğilimlerinin olduğunu belirttiği videoyu öğrencilerimle beraber değerlendirirken hakikatin kırılması anlamına gelen yalanın, dünyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan çocuklar için bir gelişim ve öğrenme meselesi olduğunu konuşmuştuk. Bu minvalde, Zeynep Maya’nın 23 Nisan akşamına bir umut ışığı olarak düşen gözlemi ve açıklaması ne kadar hoş! Geleceğimiz olan çocuklarımızın, ahlâkî değerleri kazanarak gerek toplum için gerekse kendileri için huzur ve mutluluk vaat eden bireyler olmaları, hepimizin dileği değil mi? Ahlâk, aslen bireyi kendi vicdanıyla barışık kılması ve bu şekilde huzur getirmesi dolayısıyla öncelikle kişinin kendisi için elzem; bir toplum da böyle bireylerden oluşursa sosyal âhengin sağlanması için çok kritik bir adım atılmış oluyor.
Bir çocuğun görüşünü, tercihini ve bakış açısını basit saymayalım. Çocuklardan alacağımız çok, pek çok ipucu var. Bu ipuçları, bizim çocuklara öğretebileceğimiz şeyler olduğu gibi, onlardan öğreneceğimiz çok şeyler olduğunu da ortaya koyuyor. Onları sadece öğrettiklerimizi seyrettiğimiz aynalar olarak değil, üzerimize düşen ışıklar, ışıltılar ve güzellikler olarak da düşünebilir ve onların saçtıkları ışıltılardan ve güzelliklerden yararlanabiliriz.
Böyle bir anlayışla geçireceğimiz ve kutlayacağımız nice 23 Nisan’lara…