Bir Kaptan’ın Ardından

A Erkek Milli Takımımızın eski takım menajeri Aziz Azad Dural’ın Arslan Ekşi’nin Milli Takım kariyerini noktaladığını açıklaması sonrası birlikte çalıştıkları yıllara ait düşüncelerini Voleybol Aktüel takipçileri için paylaştı. Görseller Aziz Azad Dural arşividir.
Bir Kaptan’ın Ardından
A Erkek Milli Takımımızın hem kaptanı hem pasörü hem ağabeyi 20 yıllık Milli Takım kariyerine nokta koydu. Voleybolla benim gibi geç tanışmışlar için aslında çok da önemli değilmiş gibi gelebilir. Oysa bu ülkedeki pek çok değerimiz gibi onun ardından da bir kaç sözü söylemeyi görev ediniverdim.
Kendisi ile 2017’de A Erkek Milli Takımında Menajer olarak görev yaparken tanışma fırsatına eriştim. Nam-ı kendisinden çok daha önce gelmişti. Sahaların hırçın çocuğu, ele avuca sığmazı diye anlatılıyordu. İnanır mısınız birlikte onca kamp onca turnuva boyunca bir tek defa, hani derler ya göze batmayacak kadar küçük bir hırçınlığını görmedim. Ne kendisinin ne de kaptanı olduğu takımdaki diğer koca yüreklerinde.
“Modern çağın gladyatörleri” olarak adlandırmıştım hepsini. Bizler evlerimizde keyif içinde otururken onlar ailelerinden, sevdiklerinden, çocuklarından uzakta Milli Forma için yeri geliyor ter, yeri geliyor kendi kanlarını döküyorlardı. Biz ise o ekranların başında kazanırlarsa seviniyor, kaybettiklerinde hep makus talihimize içerliyorduk. Profesyonel sporla doğrudan iletişim ya da ilişki içinde değil isek bir sporcuyu eleştirmek, onları yermek çok daha kolay olabiliyordu ne de olsa. Onlarla aynı atmosfere girdiğinizde ise içinizde hiç bilmediğiniz bir çok duygunun peyder pey filizlendiğine tanıklık ediyordunuz. Onlarla aynı coşkuları yaşıyor, onlarla aynı üzüntüleri hatta gözyaşlarınızı birbirine katıştırıyordunuz. Aynı yemekleri yerken, aynı otobüslerle seyahat ederken, birlikte uykusuz kalıp, sizi bekleyenlere birlikte özlem duyuyordunuz.
Birbirinden farklı yaş grupları ile tanışıp çalışmaya başladıktan sonra ülkemizin voleybolunun en üst basamağındaki takıma adım atmak, belki de yaşanabilecek en büyük onur/gururlardan biriydi kendi açımdan. Kendi alanlarında en başarılı olan, ülkemizin gözbebeği vitrini bir takım, onlarla beraber ömrünü ülkemizin erkek voleybolunu daha da ilerilere taşımak için nice fedakarlıklar yapmış teknik ekipler ve elde edilebilecek başarılar için hiçbir zaman isimlerini bilmediğiniz, yüzünü göremeyeceğiniz federasyonumuzun emektarları. Milli Takım dediğimizde gördüğümüz sadece 24 kişiden oluşan bir kafile zannederiz hep. Oysa bu ülke topraklarında yaşayan her insanımızın takımıdır o. Hiçbirimiz bilmesek de o takımdaki herkes bunu bilir. Bunun yükünü, baskısını, ağırlığını hep hisseder. Dışarıdan bakan göremese de onları ateşleyen içten içe arkalarındaki yüreklerle atar kalpleri.
Ergenliğe yeni adımlar atan bir genç düşünelim. Bu gencin ailesinde bu ülkenin güzide bir spor dalında zirveleri görmüş, sayısız başarılarda katkısı olan annesi veya babası olsun. Doğal olarak bu genç kendi ailesinin o parıltılı şöhretinin gölgesinde kendisine bir vizyon hayal edecektir. Arslan “Kaptan” gibi veya her kendisi anıldığında büyük bir saygı, sevgi, özlem duyulan İsa Subaşı’nın oğlu Burutay gibi ya da küçücük bir kasabada bir sakatlık sonrası tüm yaşamı değişmek zorunda kalan spor aşkı hiç sönmemiş bir babanın evladı Efe Mandıracı veya adaşı olan babası da bambaşka bir spor dalında başka bir meşin yuvarlağı kovalayan sporcu evladı Efe Bayram. Arslan onların büyük ağabeyleri, her daim onların daha da iyi olabilmeleri için hep önce kendi sınırlarını zorladı sonra onları zorladı.
Arabamız, telefonumuz, bilgisayarımız arızalandığında onu alıp tamir ettirmeye veririz. O süreç boyunca da onların sağladığı olanakları kullanamayız. Bir insanın yedek parçası yoktur. Kendi de bunu bilir. Her antrenmana çıktığında, her maça çıktığında bu gerçek apaçık zihnindedir. Bir anlık bir talihsizlik bütün yaşamını kabusa çevirebilir. Hayat her zaman düşeş zar denk getirmez. Her attığımızda o zar gelmez. Bazen düşeş isteriz hep yek gelir. Arslan’ın da gelmiştir. Hayatındaki pek çok şeşten, yeklere gelivermiştir. Onu farklı kılan tanıklık etme şansına eriştiğim o yekleri hep cebine doldurduğudur. Biriktirdi hepsini. An geldi öyle çoğaldılar ki üzerlerine basarak daha yukarı çıktı. Kendisine ağır gelenleri kondisyon salonlarında kaldırdığı barlara yükledi. Daha da hırslandı. Daha da ileri gitti. Durmadı, vazgeçmedi de. Onunla aynı salona, sahaya giren tüm takım arkadaşlarına yaşayarak, yılmayarak, çabalayarak, durmayarak hep örnek oldu.
Saha içinde belki göz kamaştıran hareketler yapmadı. Nutkumuzun tutulduğu, “bunu nasıl düşündü?” dediğimiz bir çok pası da, bloğu da, imzası olan servisleri hep belleklerimizde.
Voleybol Erkek Milli Takımımızdan Arslan Ekşi geçti. Milli forma sana hep çok yakıştı, sen de milli formaya.
Teşekkürler Kaptan. Teşekkürler “10” numara.