Prof. Mehmet Ceyhan: ‘TFF Bu riski nasıl alıyor, anlamıyorum!’
Kenan BAŞARAN – AJANSSPOR ÖZEL HABER
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, ‘şimdilik’ diyerek, şerh düşse de 12 Haziran’da Süper Lig başta olmak üzere liglerin deplasmanlı ve seyircisiz olarak başlatılacağını açıkladı.
Bu kararı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Mehmet Ceyhan ile masaya yatırdık.
Ceyhan, koronavirüs tehlikesinin ortadan kalkmadan alınan bu kararın çok yüksek bir risk taşıdığının altını çiziyor. Testlerin yüzde yüz sonuç vermediğini kaydeden Ceyhan, liglerin seyircisiz oynatılsa da en az 500 bin insanı etkileyeceğini vurgulayarak, böylesi yüksek bir sorumluluğun TFF tarafından nasıl alındığını anlamadığını belirtiyor. Testlerin kesin çözüm olmadığını da kaydeden Ceyhan, futbola dair kararda devletin geride durmasının da doğru olmadığı görüşünde.
İşte Ceyhan ile yaptığımız bu çarpıcı röportaj:
Bu risk nasıl alınıyor, anlamıyorum!
Hocam, vaka sayısı inişli çıkışlı ama yüksek oranda seyrederken ve halen çift haneli ölümler yaşanırken, TFF’nin 12 Haziran’da ligi başlatacağını açıklamasını nasıl yorumluyorsunuz?
Bu kadar geniş çaplı organizasyonu yönetmek mümkün değil. Bunun sorumluluğunu almak bence son derece yanlış. Şimdi restorantlara ve berberlere “Gelin açın” diyor muyuz? Direkt Sağlık Bakanlığı karar veriyor. Bir berberin açılmasıyla spor müsabakası arasında riskin yüksekliği açısından çok büyük fark var.
Ben, Süper Lig’de Avrupa kupalarına katılma şansı olan takımlardan bir çizgi çekilip bir lig oynatılacağını düşünüyordum. Aa bir baktım bölgesel ligler (amatör) deplasmanlı şekilde oynatılacak. Kabaca bir hesap yapılırsa neredeyse 500 bin insanı ilgilendiren bir organizasyon haline getiriliyor.
Almanlara bakıyorlar mı? Şimdi onların bütün takımları özel uçaklarla seyahat edebilir. Bu olanakları var. Bizim 2., 3. Lig ekipleri uçak tutabilir mi? Hele uçaklar ve otobüsler, o takım dışında insanlar da biniyorsa en riskli yerlerdir.
Hükümet berbere karışıyorsa…
Böylesi büyük bir kesimi ilgilendiren durumda hükümet neden topa girmiyor? Berberin açılıp açılmamasına bile karışırken…
Sağlık Bakanı’nın açıklamasından şunu anlıyorum: Futbolun başlamasını uygun bulmuyorum. Ama karşılığında “Ya siz uygun bulmuyorsunuz ama biz bunu yapmak zorundayız” diye bir cevap gelince o zaman da “Al sorumluluğu kendin yap o zaman” deniliyor.
Bakın, bir berber dükkanına kaç kişi gider? En fazla 3-4 kişi… Hatta randevulu sistemle birer kişi gider tıraş olur. Devlet, berber için bile kılı kırk yarıp karar verirken, toplumda en az 500 bin kişiyi birebir ilgilendiren bir olayda “Ben karışmam” demez yani.
TFF ile bakanlık arasında bağlantı kopmuş
Bizde siyaset geri dururken Avrupa’da hükümetlerin kararları belirleyici oluyor. Örneğin Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Mayıs’ın ikinci haftası başlanabilir” dedikten sonra federasyon bugün toplantı yapıyor….
Tabii… Bugün NBA yönetimi “Ben ligi başlatıyorum” diyebilir mi, mümkün mü öyle bir şey? Bakın önemli bir şey daha var: Nihat Bey, “Türkiye Futbol Federasyonu’nun da sağlık kurulu var” dedi.
Şimdi federasyonun sağlık kurulu, ağırlıklı olarak ortopedist ve sporcu sağlığı uzmanlarından oluşur. Ben 40 senedir ortopedi hastası bakmadığım gibi onlar da salgın hastalıklarla ilgili bir yazı bile okumamışlardır. Onların kararına bırakmak çok daha korkunç bir yol olur.
Kesin ligi oynatacağız diyorlarsa o zaman TFF’nin en kısa sürede pandemiyle ilgili bilgi ve tecrübesi olan bir ‘Bilim Kurulu’ kurmalı. Çünkü Sağlık Bakanı futbol için “Biz karışmıyoruz” dedi. Yani Nihat Bey, “Biz Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’na sorduktan sonra” dedikten sonra bile bakan “Hayır, biz karışmıyoruz” dedi. Bir defa, TFF ile bakanlık arasında bağlantı kopmuş görünüyor.
Futbola Dönüş Protokolü uygulanamaz
Federasyonun açıkladığı ‘Futbol Dönüş Protokolü’nün uygulanması mümkün mü?
Tercüme kokan bir protokol. Muhtemelen bir ülkenin hazırladığı rehberi tercüme etmişler. Bu protokolün uygulanması mümkün değil. Siz daha iyi biliyorsunuzdur, amatör takımların bir soyunma odası bile yok çoğu yerde. Bakın bu riski TFF nasıl alıyor anlamak zor. Bu salgının yayılmasında en büyük etken uçaklar ve havaalanları oldu. Bu kadar ülkeye hızla yayılmasının en büyük nedeni buydu.
Kaç takımın uçak kullanabileceği bir yana, uçak kullanılsa bile o uçak 1 saat önce bir başka seferden gelmiş olacak. Onun virüs dezenfeksiyonunu yapabilmeniz için saatlerce uğraşmanız lazım. Hadi büyük kulüpler özel uçakla gitti… Peki diğerleri, alt ligler?
Herhalde THY her kulübe uçak tahsis edecek?
Mümkün değil… Bakın bu öyle yoğun bir temas ki… Futbolcular sadece maç sırasında karşı karşıya gelip temas etmiyor. Bu insanlar kamplarda kalıyor, antrenman yapıyor, aynı yerde giyinip soyunuyorlar…
Test yüzde yüz sonuç vermez
Sürekli test yapılacağı söyleniyor. Test adeta sihirli bir çare gibi sunuluyor. Ne dersiniz, önlem için yeterli mi?
Testi de bilmiyorlar. Bakın testi başlangıçta; virüsü aldığınızın ilk 1 haftasında yaparsanız yüzde 63 pozitif çıkma şansı, ikinci hafta yüzde 50, üçüncü hafta yüzde 30’a düşüyor. O yüzden de o testlere güvenip de “Bak bunun testi negatif, sorun yok” demek mümkün değil. Test pozitif çıktığında hadi kişiyi alıyorsunuz izole ediyorsunuz ama negatif olduğunda da sorun yok diyemezsiniz.
Bakın Ankaragücü’nde bir futbolcunun testi pozitif çıktı. Bugün bizim uygulamamıza o göre takım, malzemecisi dahil 14 gün karantinaya alınması lazım.
Düşünün Süper Lig’e başladınız. 1. sırada Trabzonspor var. E ikinci hafta Trabzonspor’da bir malzemecinin veya teknik ekipten birinin testi pozitif çıktı. Ve Trabzon’u iki hafta karantinaya aldınız. Ne olacak o zaman? Adamlar şampiyonluğu mu kaybedecek? İki hafta maç yaptırmazsan ne olacak? Bitmez ki o lig...
‘İnşallah’ ile ‘maşallah olmaz
Tüm riskler hatırlatıldı ve sayın Nihat Özdemir “İnşallah olmaz” dedi. Bu iş inşallah, maşallah ile olur mu?
Olmaz… Nihat Bey, “Türkiye’nin durumu şu an iyi, o zaman (12 Haziran’da) daha iyi olacak…”
500 bin bilinmeyen vaka var
Evet hocam, tam da bu noktada onu sorayım. Türkiye 12 Haziran’da koronavirüsten kurtulmuş olacak mı?
Şöyle söyleyeyim. Ben yıllardır bu işin içindeyim. Kaç salgını yönetmek için çalıştım uğraştım. Ben bile hiçbir salgında “İşte şu tarihte şöyle olacak” diyemedim, diyemiyorum. Bakın bunu hesaplayıp da hesabı o kadar şaşan insan var ki!
Japonya sadece bir adada okulları açtı. Vaka sayısı hızla arttı. Ve olağanüstü hal ilan etmek zorunda kaldılar. Singapur ve Rusya’da da aynısı oldu. Şimdi Brezilya’da oluyor… Türkiye’nin böyle olmayacağının hiçbir garantisi yok. Bakın bir de şu var. Tabii Nihat Bey bir inşaatçı, bunu bilmesi mümkün değil: Türkiye’nin şu an 52 bin aktif vakası var. Ama ayrıca 500 bin civarında farkında olmayan, bizim de tespit edemediğimiz virüs taşıyan insan var. Bunların bir kısmı da futbol organizasyonunun içindeki o 500 bin kişinin içinden olur.
Almanya ligleri 16 Mayıs’ta nasıl başlatıyor peki?
Bakın Almanya ile bizim farkımız şu: Onlar bir tarama testi yaptı. Sonucu bugün yarın açıklarlar. Yüzde kaç insan bu hastalığı geçirmiş, virüs taşıyan insan sayısı gibi bir çalışma yapıldı. Ama biz bu çalışmaya başlayamadık. Yani toplumdaki oranı tam bilinmiyor. Almanya ayrıca insanları temas ettirmeden uçaklarla seyahat ettirebilir. Bu ekonomik olanağı var. Ama bizim kulüpler yapamayacak.
Önce AVM’lere bakardım
Siz, TFF Başkanı’nın 1 numaralı danışmanı olsanız ve sizin kararınıza göre hareket edilse, lig başlatır mıydınız?
Ben başlatmazdım. Öncelikle diğer tedbirlerin sonuçlarını beklerdim. AVM’lerin açılması, belli yaş gruplarının dışarıya çıkarılması, şehirlerarası dolaşımın açılması… Bunların sonucunda ne oluyor, vaka sayısı artıyor mu artmıyor mu? Bunları görmeden ligleri kesinlikle başlatmazdım.
Pazartesi ve Salı vaka artıyor
Hocam, 2 günlük bir gevşemede bile vaka sayısı arttı…
Tabii… Niye artıyor? Çünkü insanlar sokağa çıkma yasağından sonraki pazartesi ve salı dışarıya çıkıyorlar ve 1 hafta 10 gün sonra bunun yansımasını görüyoruz. Her pazartesi ve salıdan sonra vaka sayıları artıyor. Yani bu kadar oynak bir şey bu. O yüzden bu iş daha iyi olacak demek mümkün değil.