Birçoğumuz gibi ben de sosyal medya paylaşım ve yorumlarımın ne kadar beğeni aldığını, paylaşımımın konusu itibariyle gördüğü ilgiyi anlamak için takip ediyorum.
Pazartesi sabahı, bir önceki akşam TRT Spor Yıldız’ın Instagram hesabında Simge Aköz’ün Voleybol Milletler Ligi’ndeki Fransa maçı sonrasındaki sözünü (“Bu takımın kaptanı Eda Erdem’dir; ben sadece temsil etmeye çalışıyorum”) nakleden paylaşımının altına yazmış olduğum “Simge Aköz, son derece asil bir kişiliği olduğunu gösterdi! Helal olsun!” şeklindeki yorumumun yüzlerce beğeni aldığını görünce hem şaşırdım hem de memnun oldum. Memnun olma sebebim, yorumuma konu olan zarif tavrın birçokları tarafından görülüp takdir edilmesiydi. Kaptan Eda Erdem’in sakatlığı dolayısıyla kadroda yer almamasından dolayı takımın kaptanı olarak belirlenen Simge Aköz, TRT Spor Yıldız’ın doğrudan doğruya kaptanlığı üzerinden sorulan bir soruyu bu şekilde zarif bir tavırla cevaplayarak takım içi hiyerarşiye, büyüğe ve başa duyulan saygıya dair nefis bir örnek sergiledi. Sosyal medya kullanıcıları da bu zarafeti görüp tescil etti, ne güzel!
Fransa maçının bitişi itibariyle aynı gün aynı saatlerde oynanan Galatasaray-Fenerbahçe futbol maçına dair yorumlara şöyle bir bakmak üzere televizyon kanalları arasında gezindim, Instagram ve X’teki paylaşımlara baktım. Maçtan önce ve maçtan sonra olan bitenlere dair üzücü mü üzücü, sıkıcı mı sıkıcı, bitmek tükenmek bilmeyen yorumlar, münakaşalar ve değerlendirmeler okudum ve seyrettim. Voleybolun futboldakiyle kıyaslanamayacak derecede temiz ve bol oksijen vaad eden havasını bir kere daha takdir ettim.
Daha önce de yazmıştım: Voleybol ülkesi olmak, voleybola çok ilgi gösterilmesi, çok para harcanması, çok sponsor bulunması, voleybolda üst düzey dereceler ve madalyalar alınması ile ölçülmemeli. Bana kalırsa kuralları bağlamında bu sporun ruhunda bulunduğunu düşündüğüm “haddini bilme” anlayışının yaygınlaşması, voleybol sahalarındaki davranışlara yansıması ve buradan da topluma bir mesaj verilmesi ile gerçek bir voleybol ülkesi oluruz. Simge Aköz’ün son açıklaması, tam olarak bu ölçütü karşılıyor ve çok zarif bir örnek oluşturuyor.
Basın ve yayın organlarının bu tür örneklere daha çok kulak kabartması ve bunları yakalamak için daha fazla gayret göstererek strateji oluşturmasının önemi olduğunu düşünüyorum. Geçen yazımda belirttiğim gibi: Olumlu davranışlara olumsuz olanlardan daha çok odaklanmalıyız.
Antalya’da Filenin Sultanları’ndan sonra Filenin Efeleri’ni takip edeceğiz. Çok başarılı bir hafta ile güzel bir başlangıç yapmalarını diliyorum.
