Ya Erkek Voleybolu 2
Merhaba Sevgili Voleybol Severler,
Yeni yıl öncesi kaleme aldığım ilk yazımda ülkemizde en başarılı takım sporu olan Voleybol branşının erkek voleybolu ayağının istenilen noktada olmadığını verilerle anlatmaya çalışmıştım.
Kadın voleybolu ile karşılaştırarak aradaki farka dikkat çekmiştim.
Alt yapılarda, voleybola katılımın kızlarda oldukça yüksek, erkeklerde ise çok düşük olduğundan bahsetmiştim.
Son yıllarda, ailelerin kız çocuklarını voleybola, erkek çocuklarını ise genelde başka spor dallarına yönlendirdikleri gerçeği, istatistiki verilerle karşımızda durmaktadır.
Doğal olarak başarı seviyesi ve ekonomisi daha iyi olan kadın voleybolu ailelerin ilk tercihi olmaktadır. Bu sebepten dolayı alt yapı eğitmenlerinin önemli bir bölümü kadın voleyboluna yönelmektedir.
TVF’nin 2006 yılında başlayan tesis yatırımları, sponsor sayılarında her geçen yıl biraz daha artış sağlanması, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Spor Genel Müdürlüğü ile olan ilişkilerin geliştirilmesi, Spor Toto Teşkilatının Voleybol Federasyonu’na sponsor olarak önemli bir gelir payı aktarması, voleyboldaki pozitif gelişime önemli katkılar yapmıştır.
Efeler Liginin kaliteli bir lig olmasına karşın erkek voleybolunda Alt Yapı Milli Takımlarında elde edilen uluslararası başarılar, maalesef A Milli Takım ve kulüpler seviyesinde istenilen noktada değildir.
Voleybolun televizyon ve yazılı basında hak ettiği seviyede yer almayışının yanında, alınan süre ve satırların çoğunun da kadın voleybolu ile ilgili olduğu bir gerçektir.
Peki, Erkek Voleybolunun gelişimi için neler yapılabilir ?
Bu konuda birçok fikir ve öneri ortaya konulabilir .
Burada sizlerle öteden beri bazı platformlarda dile getirdiğim bir düşüncemi paylaşmak istiyorum;
Çağımızda birçok alanda başarılı olmanın en önemli faktörlerinin başında ekonomik güç ve bunun profesyonelce yönetimi gelmektedir. Aileler, çocuklarının geleceğinde ekonominin çok önemli olduğunu bilerek onların eğitimini birinci planda tutmaktadırlar.
Çocuklarının eğitim sürecinde spor ve diğer alanlarda harcayacakları zamanın geleceklerini olumsuz yönde etkileyeceğinden endişe etmektedirler .
Bundan dolayıdır ki, çocuklarını eğitimin yanında spora yönlendiren aile sayısı maalesef oldukça azdır. Bunun aşılması gerekmektedir .
Başta Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik Spor Bakanlığı’na önemli görevler düşmektedir.
Sporun çocuklara sağlayacağı sayısız faydalar vardır .
Bunların ne olduğu hepimizin malumudur.
Asıl olan ailelerin daha fazla bilinçlendirilmesidir.
Konumuza dönersek; neler yaparsak mevcut katılımı arttırabiliriz?
Çocuklarını spora yönlendiren ailelerin sayılarını arttırmak için başka neler yapılabilir? En önemli faktör tabii ki insan gücüdür.
Burada devreye sokulması gereken insan gücünün ilk sırasına, Beden Eğitimi Öğretmenleri ve Alt Yapı Eğitimcilerini koymak gerekir .
Çocuklara özelde voleybolu sevdirecek olanlar bu eğitimcilerdir.
Genelde spor, özelde ise voleybol sevgisi aşılanan çocuklar, aileyi de sporun içine çekebilirler. Çağımızda ana- baba otoritesi, özellikle şehir yaşantısı içinde olan ailelerde, çocuk sevgisinin baskısı altında kalmaktadır . Yani çocuk isteyince velilerin ‘’ Peki ‘’ demesi kolaylaşmaktadır .
Voleybola olan sevgisinden dolayı çaba harcayan beden eğitimi öğretmenleri ve alt yapı eğitimcilerinin dışında kalan, aynı kategorideki ilgisiz büyük bölümü nasıl etkileyip yanımıza çekeceğiz ?
İşte burada alt yapı döneminde bilinen ama pek dile getirilmeyen ,ancak uzun vadede hem çocuk, hem de alt yapı eğitimcilerinin dikkatini çekecek olan sistemin ekonomik yanını konuşmak gerekmektedir.
Yetişmiş bir voleybolcunun yaratacağı ekonomiden, hem kendi hem de alt yapı eğitimcilerinin yasal bir gelir elde edebileceği bir sistemi oluşturmak zor mudur? Ayrıca böyle bir sistem kurulduğunda, sistemin en önemli gücü teşvik ediciliği olacaktır .
Federasyon önderliğinde oluşturulacak bir fondan, sonraki yıllarda pay alabileceğini bilen eğitimcilerin branş tercih etme kararları ve tercih ettirme çabaları voleybol lehine olacaktır .TVF’nin bu sistemi kuracak yeterli alt yapısı vardır .
Alt yapılarda oyuncu yetiştirmek için emek veren onların her türlü sorunları ile ilgilenen, anne-babaları gibi şefkat gösteren ve alın teri döken birçok eğitimcinin, yıllar sonra başarılı olmuş oyuncusunu, öğrencisini tribünden gururla izlemekten başka kazancı olmadığını hepimiz biliyor, görüyoruz. Bazen de üzücü hikayeler dinlemek zorunda kalıyoruz.
Oyuncu sözleşmeli sporcu olduğunda kapasitesi ile orantılı bir gelir elde etmeye başlıyor, varsa menajeri, yönlendirmesi karşılığı önemli miktarda sürekli bir gelir elde ediyor. Yetiştiren ise sadece manevi kısmı ile yetinmek zorunda kalıyor.
Ne dersiniz? Burada bir adaletsizlik var mı yok mu ?
Sizlere bu haksızlığa çare olabilecek, her oyuncunun kulübü ile bedelli sözleşme yaptığı sürece sözleşme bedelinden kesilecek belli orandaki bir payın, kendisini yetiştirmiş olan bir veya uygun sayıda alt yapı eğitimcisine, mali ve hukuki düzenlemesi Federasyon tarafından yapılacak, Genel Müdürlükçe onaylanacak, adı örneğin ‘’Alt Yapı Eğitimcileri Destekleme Fonu ‘’ gibi bir talimatla aktarılması olan bir sistemden bahsetmekteyim .
Oyuncuların, kendi üzerinde emeği olan eğitimcileri için yapılabilecek bu düzenlemeye itiraz edeceklerini zannetmiyorum .
Emeğin karşılığında bir kazanç var ise, emeği geçen herkesin bu kazançta hakkı vardır. Adil olanda budur!
Böyle bir düzenleme yapılabilirse uzun vadede erkek voleyboluna katılımın sayısal anlamda artması mümkün olacaktır .
Ancak, oluşturulacak sistemde erkek voleyboluna kadın voleyboluna göre pozitif bir ayırımcılık yapmak gerekecektir.
Yazımı bitirirken kısa sürede hızlı yükselişin nasıl olacağından da bir örnekle bahsetmeliyim. Sporda katılımı ve popülariteyi arttıran en önemli faktör Milli Takım başarılarıdır.
Önceki yazımda, ülkemizde 2003 yılında yapılan Avrupa Şampiyonası’nda elde edilen başarının devamında, dikkatleri üzerine toplayan kadın voleybolumuzun, her geçen yıl kulüplerimizin de başarıları ile popülaritesini arttırarak erkek voleybolumuzun önüne geçtiğinden söz etmiştim.
Şimdi erkek voleybolcularımızın bu hikayeden gerekli dersi çıkarıp Milli Takım seviyesinde başarıyı yakalamaktan başka çareleri olmadığının farkına varmaları gerekiyor.
Onlardan, sırtlarındaki Ay Yıldızlı formanın manevi değerini bilerek ve aslında kapasitelerinin hiçte az olmadığının farkında olarak, 2019 Yaz’ında Avrupa Şampiyonası’nda elde edilebilecek en iyi dereceye ulaşmalarını, Olimpiyat elemelerinde ise zoru başarmalarını bekliyoruz .
Bu yılki Milli Takım sezonunun, Erkek Voleybolumuzun ayağa kalkışı ve yükselişinin başlangıcı sezonu olmasını temenni ediyor, Kadın Voleybolumuzun da yüzümüzü ağartmaya devam etmesini diliyorum.